
Bir Neşet Ertaş türküsü olan “Ah Yalan Dünya…”
Kimilerinin aşklarına,
Kimilerinin isyanlarına,
Kimilerinin yokluklarına,
Kimilerinin de yaşadığı sıkıntılara ithaf ettiği unutulmaz bir eserdir.
Merhum Neşet Ertaş dışında bu türküyü repertuarlarına ekleyen her sanatçı için bir kazançtır aslında.
Sözleri, aslında geçmişten beri sıkıntılar karşısında bir teselli olsun denilen “Yalan Dünya” avuntusudur.
İşte artık merhum Neşet Ertaş’ın bu unutulmaz eseri de “Ah Sanal Dünya” olarak zamana ayak uyduracak gibi görünüyor.
“Sanal Dünya” söylemini notalara dökenler efsane bir eserin sahibi olarak yıllarca adından söz ettirecek gibi görünüyor.
Yaşadığımız zaman ve mekanda, sıkıntılarımızda en büyük avuntu olan “Yalan Dünya” söyleminin bugünkü karşılığı olan “Sanal Dünya” ahalimizden önce yönetenlerimiz tarafından keşfedildi.
Artık Yalan olmayan dünyada eser bırakmanın, başarılı olmanın öneminin olmadığını fark edenler “Sanal Dünyada” efsane olmanın yolunu bulunca geride bıraktığımız “Yalan Dünya” dönemindeki idarecilerin yaptıkları işler, getirdikleri hizmetler ile yerimizde saymaya devam ediyoruz.
Özellikle bürokratlar tarafından keşfedilen bu “Sanal Dünya” sayesinde olmayanlar, olmuş gibi ve yapılmayanlar, yapılmış gibi gösteriliyor.
Şehrimizde bu “Sanal Dünya” sayesinde, idare edenler, olmadıkları insanlar gibi görünürken artık siyasilerle de kıyas edilmeye başlanmadı mı?
Sanaldaki sahte videolarla,
Yapmacık gülümsemelerle,
Sahte kucaklamalar sayesinde “Bu adam keşke Aksaray’ın vekili veya başkanı olsa” gibi söylemleri dinlemeye başlamadık mı?
Halkın içerisine ellerinde telefonlar ve değişik kayıt cihazlarıyla çıkanlar, daha önceden yazılmış senaryoları film artistlerine taş çıkartırcasına oynamıyorlar mı?
Çektikleri videoların muhteşem montajları ile bu “Sanal Dünya’dan” Ankara’ya en güzel ve özel mesajları yollamıyorlar mı?
Aksaray Halkının neredeyse yüzde 90’ını tanımadığı, görmediği ve adlarını bile bilmediği insanlar Ankara’da Aksaray’ı kucaklıyorlar gibi görünmüyor mu?
Geçmişte hep birlikte bunun örneklerini görmedik mi?
Kısaca özetlersek 86 milyonun türküsü olan “Yalan Dünya” Sedat Peker’in dediği gibi bir kamera, bir tripodla “Sanal Dünyaya” yenilmiyor mu?
İşte bu yüzden bir 50 yılda dillerden düşmeyecek olan bir “Sanal Dünya” türküsünü notalara dökebilenler gerçekten dönemin efsanesi olmayacaklar mı?
Yorum Yazın