Türemiş “Biz Yeni Değil, Geri Geldik”

Her hafta canlı olarak yayınlanan Söz Konusu Aksaray programında Harun Atalay moderatörlüğünde gazeteciler, Hikmet Recep Turan, Nazmi Çalışkan’ın gündeme ve Aksaray’a dair sorulanı yanıtlayan İyi partinin kurucu il başkanı ve milletvekili aday adayı Özhan Türemiş; “Sözlerime geçtiğimiz ay Kahramanmaraş merkezli yaşamış olduğumuz iki büyük deprem felaketi ve hemen ardından yaşanan sel felaketinde kaybettiğimiz bütün canlarımıza Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yakınlarını kaybeden, evlerini kaybeden, bu denli büyük bir felaketi yaşayan tüm vatandaşlarımıza Allah’tan bol sabır diliyorum. Çok geçmiş olsun Allah bir daha yaşatmasın diyorum. Geçtiğimiz gün Ankara’da genel başkanımızın grup toplantısındaydım ve orada depremzede bir sağlık çalışanının yaşadıklarını dinledim. Duyduklarım beni çok derinden etkiledi. Çok duygulandım. Sağlık çalışanımız kendisi ve eşi devlet hastanesinde çalışıyormuş. Deprem günü eşi nöbetteymiş. Kendisi de lojmanda kalıyormuş. Deprem oldu çok zor dışarı çıkabildik direkt hastaneye koştum ve hastane tamamen yıkılmıştı dedi. Koskoca hastane un ufak olmuştu oradan oraya koşuyorum bir ses geldi üzerime basıyorsunuz diye bağırdı enkaz altındaki bir kişi, kimse ne yapacağını bilmiyordu dedi sağlık çalışanımız. Bunu duymak beni çok üzdü. Bunun üzerine şunu diyorum bende bir devlet hastanesi nasıl böyle olabilir. Bu hastane yapılırken gerekli tedbirler nasıl alınmaz. Bu hastane yapılırken fay hattına çok yakın olduğu, zeminin çok sıkıntılı olduğu söylenmesine rağmen ısrarla siyasilerin baskısı üzerine bu hastane bulunduğu yere yapılmış. Bunları bu sağlıkçımızın anlattıklarına göre konuşuyorum. Vatandaşımızın söylediğine göre afet oldu ve üç gün boyunca hiçbir yetkili gelmedi. Her taraftan ses geliyordu biz vatandaşlar olarak kendi imkanlarımızla, kendi ellerimizle molozları kazarak yakınlarımıza ulaşmaya çalıştık ama ellerimizde hiçbir araç gereç yoktu. Biz üç gün ölüme terkedildik. Birçok yakımızı geç kalındığı için kaybettik dedi.

Ben de depremden sonra en kısa sürede deprem bölgelerine gittim. Yani burası bir deprem bölgesi ve bilim adamlarının defalarca bu bölgede bir deprem olacağını söylemelerine rağmen neden hiçbir önlem alınmadı. Sonuçta Aksaray’ımız için de geçerli bu, deprem yönetmeliği gelmeden önce yapılmış olan binaları inşaat mühendisleri vasıtasıyla gidip kontrol edip gerekiyorsa tekrardan zemin etütleri yapıp, zemin etüdü sonucuna göre statik projeyle uyuşup uyuşmadığına bakılıp binalarda güçlendirme yapılarak deprem anında zarar görmesini engelleyebilme imkanımız var. Ama maalesef deprem gelene kadar bununla ilgili tedbir alınmadığı için çok acı bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Diğer yandan her ilde görevli AFAD çalışanları var. Önceden sivil savunma olarak çok fazla gönüllü arkadaşlarımız vardı. Yine şimdi AFAD gönüllülerimiz de var Allah razı olsun gönüllülerimizden. Ama bence illerimizin büyüklüklerine göre acil durum eylem planı yapılıp gönüllü sayılarımızın daha çok arttırılarak böyle bir felaket durumunda anında oraya ulaşılması gerek. İki önemli nokta vardı. Öncelikli olarak afet olmadan önlem almaktı. İkinci olarak da afet olduktan sonra en hızlı şekilde koordine olup anında afet bölgesine intikal edilebilmesiydi. Maalesef hükümet her ikisinde de başarısız oldu. Hem öncesinde önlem alınmadı hem de afet olduktan sonra 3 gün boyunca afet bölgelerine ulaşamadılar. Hükümet bu konuda çok geç kaldı. Allah nasip ederse ben Millet İttifakı’nın bu anlamda afet olmadan önlem alınması konusunda daha başarılı olacağını düşünüyorum.

Yine diğer bir konumuz Aksaray’da deprem olur mu olmaz mı tartışmaları. Evet Aksaray’ımız da deprem olabilir. Sonuçta Aksaray’da 200 kilometre uzunluğunda Tuz Gölü fay zonu geçiyor ve bu fay 11 segmentten oluşuyor. Tabi burada sevindirici nokta şu her fayın kendi içerisinde karakteristik özelliği var. Bir periyodu var. Kahramanmaraş’ta en son 1513 yılında, 510 yıl önce olmuştu. İstanbul için beklenen deprem her 100 ile 150 yıl arasında olmuştur. En son İstanbul depremi 1896 yılında olmuştur. Yani baktığımızda 127 yıl önce İstanbul’da bir deprem olmuştur. Uzmanların söylediği İstanbul depremi Allah göstermesin yarın da olabilir, 3 yıl sonra da olabilir. Aksaray içinde şöyle söyleyebilirim bu fayda 1500 yıl, 3000 yıl önce deprem olmuş. Bu bölgede bilim adamlarımız paleoistik bir çalışma yaptılar. Trençler açtılar. Bu çalışmalara bakılarak yaş tayini yapılıyor. Yaş tayinlerine göre buranın periyodu biraz düşük ama olmaz diye de bir şey yok. Yine önemli bir şey Erciyes fayı dediğimiz fayda şuan 7’nin üzerinde bir deprem bekleniyor. Şimdi Kahramanmaraş depreminde 10 il çok fazla etkilendi Hatay yerle bir oldu. İllaki bizim bu Tuz Gölü fay zonunun harekete geçip deprem yaratmasına gerek yok. Kayseri de 7 ve üzeri deprem olduğu anda biz Aksaray’da çok fazla zarar görebiliriz. Çünkü Aksaray’ın zemini alüvyon dediğimiz zemin. Hiç istemediğimiz bir zemin. Bu zeminin özelliği kilsit, kum ve çakıldan oluşuyor. Bu da sıvılaşma riski yüksek olan bölgelerdir. Sıvılaşma dediğimiz olay deprem anında yer altında su, çakıl ve kum taneleri ile birlikte yer alıyor. Deprem anında kum ve çakıl taneleri bir tarafa çekiliyor ve su kalıyor sadece ve bunun sonucunda bina bulunduğu yerde 3-4 kat aşağı iniyor deprem bölgesinde de görüldüğü üzere. Aksaray’da da böyle bir durum var. Biz Aksaray’da 5 şiddetinde depreme göre yapılar yaptık şimdiye kadar. Depremden sonra belediyeden bize yazılar geldi Tuz Gölü fay hattının 6.8 büyüklüğünde deprem oluşturabileceği yönünde ve bundan sonra bu yönetmeliğe göre yapılar yapılması yönünde bilgilendirildik. Dolayısıyla önceden yapılan yapıların güçlendirilmesi aciliyeti ortaya çıktı. Aksaray’da 3 veya 4 katlı da yapsak binaları fark etmez. Aksaray’da bu zemine göre zemin iyileştirmesi yapılması gerek. Yaşanan Kahramanmaraş depremi bir çok ilde deprem oluşturdu. Bu deprem belki Tuz Gölü fay hattında periyot değişikliğine yol açmıştır. Bunun da tekrar tekrar denetlenmesi gerek diye düşünüyorum. Aksaray için 5 şiddetinde deprem yönetmeliğine göre yapılan yapıların acil bir şekilde kontrol edilip güçlendirilmesi gerek aksi takdirde Aksaray için de deprem çok büyük bir risk teşkil etmektedir ”derken siyaset gündemi ve aday adaylığı süreci konusunda yaptığı açıklamalarında; “İyi partinin kuruluşunda kimsenin giymediği ateşten gömleği dava arkadaşlarımız ve gönüldaşlarımızla beraber giydik. İnsanlar bizlerle görünmek bile istemezken biz davamız için kapı, kapı gezerek ne olduğumuzdan çok ne olmadığımızı anlattık. Nihayetinde yapılan ilk genel seçimde halkımız 1 vekil ile mecliste temsil yetkisi verdi. Vekilimiz de kendisine verilen bu görevi ilk günden bu güne kadar layıkıyla yaptı ve Aksaray için sürekli çabaladı. Daha sonrasında belediye başkan adayı olarak Aksaray halkından yetki istedik. Allah oy veren vermeyen herkesten razı olsun seçilme sayısına ulaşmasa da ciddi bir oy alarak 2019 seçimlerini tamamladık. Nihayetinde istemediğimiz bir olay ile istifa ettim ve daha çok kendi işlerime yoğunlaştım. Gelinen bu süreçte yeniden milletvekilliği aday adaylığı için geçen hafta partime başvurdum ve çalışmalarımı sürdürüyorum. Ben siyaset sahnesine yeni değil geri geldim.

Bu günden sonra da partim için elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Bu güne kadar ki gibi Aksaray için koşturmaya devam edeceğim.

Ötelenmiş ve unutulmuş Aksaray için İyi partinin her bir neferi elinden gelenden fazlasını yapacaktır. Biz gelmeyen demiryolunu, gelmeyen su projesini, hava limanı gibi yatırımların acil olduğunu biliyor ve bunların gelmesi için elimizden geleni yaparken tüm illere yapılan bu arada Aksaray’a da yapılmak zorunda kalan projelerle ilgili de iyileştirme çalışmalarını yapacağız. Aksaray hak ettiği değeri 14 Mayıs tarihinden sonra görecektir.

Bizin Cumhuriyet Halk partisi ile hiçbir sorunumuz yok ve oradaki arkadaşlarımızla beraber de uyum içinde çalışabiliriz. Sayın Yavuz Ağıralioğlu’nun yaptığı açıklamalar kendi çıkışıdır ve partimizin politikasını yansıtmamaktadır. Parti içerisinde aynı düşüncede olan başka bir siyasi de yoktur. HDP meselesine gelince bizler ilk günden beri o masanın altında, veya üstünde HDP yok dedik halende aynı şeyi söylüyoruz. O masada 6 siyasi parti var bunlar dışında bir siyasi partiye verilmiş bir söz de yok. HDP’ye oy veren seçmen kitlesi oyu Cumhur ittifakına verirse vatansever Millet ittifakına verirse terörist, böyle bir şey yok. Açılım sürecini, çadır mahkemelerini, Megri, megrileri, Öcalan’ın mektubunu ve Öcalan’ın kardeşini TRT’ye çıkartanlar daha 2 ay önce HDP’yi ziyaret edenler ve bu ziyaret konusunda “HDP, TBMM’de gurubu olan meşru bir siyasi partidir” diyen kişiler şimdi 6’lı masayı terörle işbirliği yapmakla suçluyor” dedi. (Haber/Fotoğraf: Elif BUDAK)