Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan partisinin 1’inci Olağan Merkez İlçe Kongresi’nde konuştu. Babacan, İstanbul Sözleşmesi’nden bir imza ile çekilmesinin hukuki olmadığının vurgusunu yaptı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan İstanbul Sözleşmesi’nin insan hakkını koruyan temel bir sözleşme olduğunu belirterek; “Ülkemiz zor bir dönemden geçiyor. Her güne yeni bir gündemle uyanıyoruz. Özellikle cuma gecesi geç saatlerde Merkez Bankası ile ilgili alınan iki karar ekonomi üzerinde olumsuz etkileri olacak kararlardı. Yine tek bir imzayla Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nin uygulamasına bir bakıma itiraz getirmiş oldu. Tek bir imza ile uygulamanın durdurulması, sözleşmeden çekilme teşebbüsü söz konusu oldu. Bu da özellikle insan hakları açısından baktığımızda; kadına şiddet, aile içi şiddet açısından baktığımızda bizi son derece kaygılandıran bir gelişme oldu. Bu uluslararası sözleşmenin 30’dan fazla ülke tarafından imzalandığını Avrupa Konseyi’nin bir sözleşmesi olduğunu biliyoruz. Burada asıl önemli olan kadına şiddetin, aile içi şiddetin nasıl önüne geçileceğinin belirlenmesi. Kadın cinayetlerinin çok yaygın olduğu, kadına şiddetin çok yaygın olduğu bir ülke olarak Türkiye’de hükümetin bu adımı atmış olmasını biz gerçekten büyük bir üzüntüyle ve endişeyle karşıladık. Bunun üzerine biz İstanbul’da Kadın Politikaları Başkanlığı’mızın öncülüğünde bir basın toplantısında iki girişimimizi duyurduk. Bunlardan birincisi Danıştay’da toplu bir dava için hukuki süreci başlatıyoruz. Çünkü bu kararın alınış yönteminin de anayasaya aykırı olduğunu düşünüyoruz. Meclisten geçen, mecliste oylanan ve kanun hükmünde olan, Anayasa Mahkemesi’ne götürülüp iptali bile mümkün olmayan biz düzenlemenin tek bir imzayla ortadan kaldırılmasının hukuki olmadığını iddia ediyoruz. Bunun için parti olarak dava sürecini başlatıyoruz. Bir diğer girişimimizde 81 ilimizde eş zamanlı olarak imza kampanyası başlattık. Kadınıyla, erkeğiyle bu sözleşmenin yürürlükten kaldırılma teşebbüsüne itiraz eden vatandaşlarımızın imzalarını toplamaya başladık. Burada yoğun bir çaba ortaya koyduk, koymaya da devam edeceğiz. Çünkü biz bunu temel bir insan hakkı olarak görüyoruz. Bu sözleşme ile ilgili çok ciddi bir dezenformasyon kampanyası var. Bunu açıktan da söylemiyorlar, farklı kanallardan bu sözleşmenin aslından koparılıp bambaşka şekilde vatandaşlarımıza sunulduğunu maalesef görüyoruz. Gerçek bu değil, bizim içinde diplomatların, siyaset bilimcilerin ve hukukçuların olduğu komisyonumuz bununla ilgili çalıştı. Yapılan çalışmalar neticesinde İstanbul Sözleşmesi ile ilgili yapılan tüm olumsuz söylem varsa bunların tamamen yersiz olduğu ortaya çıktı. Açıp sözleşmeyi okuyan herkes görecek ki sakıncalı hiçbir şey yok, tam tersine evrensel bazda temel bir insan hakkını koruyan bir sözleşme.” dedi.
Babacan açıklamasının devamında kadına yapılan şiddetin mazur görülemeyeceğini söyledi. Babacan; “Bizim seçim işleri başkanımız aynı zamanda hukukçu ve Çankırı Baro Başkanlığı da yapmış İdris Şahin Bey yanımızda. Kendisi de bahsettiğim komisyonda çalıştı. Sözleşmede yer almayan konular ile ilgili gündemimiz yok. Bu sözleşme diyor ki “Kadına Şiddetin Bir Mazereti Olamaz” yani kadının hayat tarzı onun şiddet görmesini mazur gösteremez. Yani bu sözleşmede bazı kelimelerin geçmesi, kelimelerden hareketle bahsedilen ifadelerde okunacak bir anlam kesinlikle yok. Uluslararası bir sözleşmede diplomatların, hukukçuların ve siyaset bilimcilerin içinde olduğu bir komisyon ile biz bunu çok detaylı çalıştık. Şiddetin hiçbir sebebi olamaz. Kadınların tercihleri ve hayat tarzları şiddet görmelerini mazur kılamaz. Kötü bir hayat tarzı var dayağı hak ediyor diyemezsiniz. Hukuk devletinde böyle bir şey yok. Bu sözleşmenin konusu tek taraflı kadının tek taraflı şikayetinin olması durumu değil o başka bir hukuki düzenlemenin konusudur. İstanbul Sözleşmesi ile uzaktan yakından alakası olmayan konular dezenformasyon ile sözleşmenin içeriğiymiş gibi sunuldu ama gerçek bu değil. Kaldı ki bizim özel milli düzenlememizde ayrı bir çerçeveyi zaten oluşturmuş durumdayız. Bu uluslararası sözleşme sadece bir çerçeve oluşturuyor. Daha sonra her ülke bu uluslararası sözleşmeye dayanarak kendi iç mevzuatını oluşturuyor.” ifadelerini kullandı.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin ise konu ile ilgili “İstanbul Sözleşmesi bir çerçeve sözleşmedir. Altında 6284 Sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunsa meclisten geçti. Sadece kadının bayanı ile işlem yapılıyorsa işte bu 6284 sayılı yasanın uygulamasından kaynaklı bir idare söz konusudur. Burada idarenin yanlışını yasanın ruhuyla özdeşleştirmek son derece yanlış olur. Kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunun tamamında aslında Türk aile yapısının korunmasına ilişkin atılan adımlar söz konusudur ve buradaki düzenlemelerin tamamı da aileyi korumaya yönelik düzenlemelerdir. Bu kanun çok tartışılsa da 2012 yılında tüm partiler bu yasaya onay vererek dediler ki “Türkün örfü kadınını en az erkeği kadar özgün bir karakterle temsil edildiği müddetçe kıymetlidir”. Uygulamaya gelince; iyi bir kanun kötü bir idarecinin elinde her şekli ile bozulabilir. Bizler kadınımızı artık erkeğimizin yanında ve toplumun huzurunda çok güçlü bir şekilde temsil edilmesini arzu ediyoruz.” dedi. (Haber: S.O)
Yorum Yazın