
Daha yakın zamanda kaleme aldığım Hasan dağı turizm yatırımları konusunda eksik kalan kısım olan yazımda Hasan dağındaki zirve meraklıları ile onlar içerisindeki sorumsuzların hem kendi hem de onlarca insanın canlarına nasıl kastettiğini son yaşanan olayla bir defa daha gördük.
Her sene zirve yapan dağcıların haberleri veya paylaşımları ile gördüğümüz Hasan dağını bazı zamanlarda da kaybolmuş, ayağını burkmuş veya mahsur kalmış amatör dağcılar ile de duyuyoruz.
Bu konuda yıllardan beri bir çözüm bulunamadı.
Bu dağa tırmanmak isteyenlerden belli bir kayıt alınamadığı gibi çıkışlarda ve inişlerde bir kontrol de sağlanamıyor.
Her sene birkaç defa yaşadığımız bu olay nedeniyle bu ilde sorumlu görülen insanlar görevlerinden alınırken sorumsuzluk yapanlar, onlarca kurtarma personeli, sağlık personelleri, saatlerce süren emek ve son olarak da hava kuvvetlerimize ait olan helikopterinde gelmesi ile dağdan indirilip hastanede kontrollerini yaptırıp şehirden ayrılırken bu bedel sadece “kurtarmada geç kalıyorsunuz denilen AFAD müdürlerine” ödetiliyor.
Kimseye sormadan “Ya gel bi Hasan dağına çıkıp, inelim” diyen ve rehbersiz tırmanış ile başlarına bu işi getiren ve bunca insana da bu eziyeti çektirenlere hiç ama hiçbir şey olmuyor.
Neden bu ilde dağ tırmanışları belli bir izin ve kurallarla sınırlandırılmıyor?
Neden izinsiz çıkanların başlarına gelen olay sonrasında, sorumsuzlukları ödetilmiyor?
Neden bu olaylar silsilesi birbirinin kopyası iken bu konuda bir tedbir alınmıyor?
Neden her kurtarma olayı sonrası ilde yapılan işlem şova dönüyor?
Neden tırmanışlara rehber zorunluluğu getirilmiyor?
Daha geçtiğimiz gün akşam saatlerinde iki gencin tırmanış serüveni bildik bir sonla noktalandı.
Sonrasındaki yaşanan olaylar silsilesi de daha öncekilerin tekrarı gibiydi.
AFAD, UMKE ve Jandarma ekipleriyle birlikte bu amatör dağcıları aramak için o hava koşullarında tırmanışa geçerek saatlerce uğraş verirken belki de hayatlarını tehlikeye attılar.
Yine bu genç dağcılar bulunduktan sonra hava kuvvetlerimize ait helikopter Konya’dan Aksaray’a gelip risklere rağmen Hasan dağı gibi riskli bir alanda riskli bir kurtarma operasyonuna imza attı.
Bunca kişinin emeği, bunca risk ve bunca maliyetin nedeni yine bundan öncekiler gibi alınmayan tedbirler.
Her isteyenin “Ben de bir dağa çıkıp ineyim” demesi değil mi?
Bu tırmanışlar için AFAD veya Jandarma’dan bir izin alınıp tırmanış yapanlar kayıt altına alınması bu kadar zor mu?
Sürekli tekrarlanan olayda herkes kusurlu iken neden sorumsuzluğa imza atanlar bedelini ödemiyor.
Yıllar önce benzeri bir durum yaşanmış, dağa çıkan bir ekipten bir kişi kaybolmuş ve ekipler tipide sabaha kadar bu kişiyi aramıştı.
Sabah hava aydınlanınca bu sözde dağcı akşam saatlerinde inerek misafir edildiği evden kahvaltısını yaptıktan sonra çıkarak il jandarma komutanlığına gelmiş ve sabaha kadar süren arama ve kurtarma çalışmaları sonucunda donma tehlikesi geçiren ekipler de dağdan indirilmişlerdi.
Artık bu sorumsuzluğa bir son verilmeli ve bu dağa tırmanmak isteyenler de belli kurallar ile hareket etmeliler.
Bu yapılan sorumsuzluklar birilerine güzel malzeme olsa da onlarca insan yaralanma ve ölüm riski ile akşam karanlığı ve ayazında dağa çıkmak zorunda kalırken harcanan mali yük de yine bu milletin cebinden çıkan vergilerle karşılanıyor.
Artık kurtarma operasyonu sonrası olayı ve sonucunu anlatıp “Geçmiş olsun” temennisinde bulunan yetkililerin, kurtulanlara da “Siz kime sordunuz?” ile “Rehberiniz kimdi?” sorularını yöneltmesini bekliyoruz.
Aksi halde daha çok olay sonrası hastaneden basın açıklaması takip ederiz…









Yorum Yazın