
Bu cümle Niğde’deki bir Çiftçiye ait.
Tarım ve hayvancılık politikaları ve çiftçilerin sorunları konusunda sürekli meclis gündemini meşgul eden CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in bölgesinde rutin olarak yaptığı çiftçi ziyaretleri sırasında 30 dekar tarlasında patates ürettiği için yaklaşık 500 bin lira zarar eden bir üreticinin bu cümlesi İç Anadolu Bölgesindeki çiftçilerin durumunu özetler nitelikteydi.
Zaman, zaman çiftçilerin sorunları konusunda yaptığımız sohbetlerde çoğunluğu durumlarından şikâyet ederken, mutlu bir azınlık ise çiftçilerin çok fazla kazandığını söyleyerek onları yalanlıyor.
Tarlada para etmediği söylenen ürünleri çok pahalı bulan vatandaş mı?
Tarlalardaki ürünlerini kendileri halka satmaya çalışmayan üreticiler mi?
O Ürünleri alarak 3-4 el değiştirmeden halka satmayan aracılar mı?
Yoksa bu hasadı yapılan ürünlerin 3-4 farklı el değiştirilmesine ve fiyatının katlanmasına seyirci kalanlar mı suçlu? Bunu bilmem ama artık yaptığım görüşmelerde küçük ve orta boyutta olan üreticilerin yaptıkları işten zarar ettikleri için büyük borç bataklarına doğru sürüklediğini sıklıkla duymaya başladım.
İlerleyen yıllarda tarım politikaları konusunda bir çalışma yapılır mı? Bilmiyorum ama bölgede yaşanan sorunlar artık ötelenecek boyutu çoktan geçti.
Aksaray’daki üreticilerin hepsi olmasa bile büyük bölümü; Petrol istasyonlarına, tohum, gübre ve yem satan işyerlerine borçlu durumda.
Tarım ve hayvancılık kenti diye adlandırdığımız Aksaray’ımızda da durum bu Niğdeli çiftçimizin durumundan farklı değil.
Büyük üreticilerin hepsinin keyifleri yerindeyken küçük tarlalarla borçlanarak üretmeye çalışan üreticilerin çoğu perişan durumda.
Bunun için “Ekmeyeceğiz artık” söylemi yerine, “Kendi ürünlerimizi, kendimiz halka satacağız” cümlesi kurulana kadar bu feryatları dinlemeye devam edeceğiz.
Halk pazarda patatesin kilosunu 10 liraya almak için kırk tezgâh gezerken birilerinin de tarlalarda “Ürünlerimiz beş lira etmiyor” diyerek feryat etmesi tam da sorunun karşılığı aslında.
İl genelinde bulunan Pazar yerlerinin dışında kamyon veya TIR’larla getirilen patateslerin uygun fiyatlara verilmesi hem üreteni hem de tüketeni büyük bir zarardan kurtarırken bu aracılık ile ceplerini şişirenlere de çok büyük bir sınav olacaktır.
Tarım ve hayvancılık bölgesinde üretenin ve tüketenin yüzünün gülmediği bir ortamda başkalarının yüzünü güldürmek için türlü politikaları hayata geçiren ve aracılık kavramında başka bir boyuta geçenleri denetlemeyenlerin de artık bir yerlere hesap vermesi şart olmadı mı?
Bir insanın ektiği alandan yarı yarıya zarar edebileceği günleri de gördüysek artık kafalardan hiç çıkmayan o şapkaların da artık öne koyulup düşünülmesinin zamanı gelmedi mi diye sormaktan başka da çare gelmiyor benim elimden.
Bu sorunun merkezi ne yazık ki yine o tarlalar, mandıralar ve ağıllar.
O Sorunu da çözme yetisi hala siz değerli çiftçilerimizin elinde.
Hazırcılık yerine ürünlerinizi kendiniz satarsanız ve aracıların ürünlerine bu kadar kolay ulaşmasını önlerseniz o zaman en azından zarar etmezsiniz.
Yoksa siz o tarlaları bundan sonra ekmişiniz, ekmemişiniz çokta önemli değil. Nasıl olsa ekilmeyen tarlalar artık sizlerin adına başkaları tarafından kiralanıp ekilebilecek.
Bu arada son cümle “Sizler köy ve kasabalarda farkında değildiniz de, bu ülkedeki insanların çok büyük bölümü yatarak değil, çalışa çalışa, feryat ede ede battı da sizinki kadar sesleri duyulmadı”
Yorum Yazın