Aksaray Türkiye’nin kalbi konumunda, geçmişte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve dokunulamamış tarihi ve doğal güzellikleri olan sorunları olsa da güzel bir şehir.
Şehrimizde ne yazık ki en büyük sorunumuz su sorunu. Yağış azlığı nedeniyle de her sene bu sorun büyümeye devam ederken Aksaray’ı ikiye bölen Ulu Irmağımız da ne yazık ki artık sadece bir boşluk olarak şehrin ortasında duruyor.
Geçmişte özellikle 2000’li yıllarla beraber Aksaray belediyesinin öncülüğünde bu şehrin bir yaşam alanı olması için Ebulfez Elçibey Caddesi deyim yerindeyse kafeler caddesine döndü.
Işıklı tabelalar, nezih ortamlara akan şehrimizin önde gelenleri bu kafelerden yaptıkları paylaşımlar ile deniz kenarındaki illere nispet yaptılar.
Caddede oturabilmek zaman içerisinde bir itibar meselesi haline gelirken bu cadde üzerindeki evler bile zaman içerisinde dükkanlara dönerek anormal rakamlardan kiralanmaya başlandı. Son 10 yıl içerisinde Caddeye ilgi o kadar arttı ki artık Caddede işi olmayan bile buradan bir tur atıp şehre girmeye başladı. Yani cadde bu anlamda da şehrin kapalı olan kılcal damarı haline geldi.
Aynı Cadde şehrin genelini temsil etmese de “Mali sıkıntı var” iddiasında bulunanlara hemen “Git bir de Caddeye bak” cevabı yapıştırıldı.
Boş kanalın kenarında açılan kafelerde ödenen yüklü hesaplar kişilerin itibarlarını test etmeye devam ederken bu işletmelerdeki fiyatlar da bir anda deniz kenarındaki işletmeler ile yarışır hale geldi.
Yaz aylarında bu caddede oturan bir vatandaş ile Antalya’da deniz kenarındaki kafede oturan başka bir vatandaş 3 aşağı, 5 yukarı yakın fiyatlar ödeyerek akşamlarını geçirme şansı buldular.
***
Bu fiyatların buralara ulaşmasının nedeni yanı başındaki boş kanal mı? Diye kendime çok sordum.
Ama hala bir cevap alamadım. Kafeler Caddesindeki fiyat dengesizliği ödeyenlerin de, duyanların da zoruna giderken birileri arka taraftan “Zoruna gidiyorsa gitme” cevabını yapıştırıveriyor.
Kimse yapılan haksız kazancın sebebini sormazken genelde buraya gidenleri suçluyor.
Ne yazık ki bu fiyatların sebebinin buralara gidenler olmadığını düşünürken Bodrum’da bu yıl yaşananlar aslında sorunun işletme sahiplerinde olmadığını aslında vatandaş olarak tepki konulduğunda sorunun kendiliğinden çözülebildiğini ortaya çıkarttı.
Şimdi soruyorum değerli hemşerilerime; Ya bir de o dükkanların ardından boş kanal değil de önlerinde deniz olsaydı o zaman ne yaparlardı ki?
O yüzden Allah’a ne kadar şükretsek az iyi ki Aksaray’da deniz yok, iyi ki o kanalın içerisinde su yok. Onlarda olsa bir bardak çayı havalimanı etiketi ile bu millete satarlardı.
(Bu arada gittin, yedin, içtin ödediğin fiyat zoruna mı gitti diyecekler. Ancak gitmedim, yemedim, içmedim. Sadece sizler gibi değerli hemşerilerimden duyduğum rakamlar üzerine bu yazıyı yazdım)
Yorum Yazın