Şehri Süleha,
Evliyalar Şehri,
Tarım ve Hayvancılık Şehri,
Sanayi Şehri,
Kapadokya’nın Açılan Kapısı
Daha anonslarda kullanmak üzere, güzelleme yapmak üzere birçok sıfat ile adlandıracağımız talihsiz şehir Aksaray.
Hani bir STK başkanımız diyor ya “Bu şehirde yaşamanın bir bedeli var, herkes oturduğu koltuğun sorumluluğunu bilmeli”
Kesinlikle doğruları söylüyor, herkes oturduğu koltuğun, yaptığı işin hakkını vermeli.
Bahaneden çok projeler üretip hizmet vermeli. Bu siyasiler için de, sivil toplum kuruluşları için de, bürokratlar için de, gazeteciler için de böyle olmalı.
En kolay üretilen malzeme olan bahane üretmek için bir koltukta oturuluyorsa o zaman bu şehre en büyük ihaneti ediyoruz demektir.
Ne yazık ki ülkede ve Dünya genelinde yıllardır pek çok şey istenildiği gibi gitmiyor. Bir yanda pandemi dönemi, sonrasında değişik coğrafyalarda kurgulanmış ve 3’üncü dünya savaşın ı çıkartmak için başlatılan savaşlar, diğer yandan da küresel ısınma ve Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik ortam.
Bunların her biri çalışmak, üretmek istemeyen siyasetçi, STK başkanları için harika birer bahane olurken basın camiasının bir kısmı ve sonradan ulanan duayenler içinde harika bir beslenme nedeni oluyor.
Daha öncede yazmıştım, “Bu şehirde yaşıyoruz, Allah nasip eder ise bu şehirde öleceğiz. Oturduğumuz koltukların yaptığımız ya da yapmadığımız işlerle bu şehrin insanlarına karşı sorumluluklarımız var. Geleceğimize yaşanılabilir bir şehir bırakmak adına daha fazla çalışmalıyız” diyoruz ama bunları yapmaktan çok bahaneler üretiyoruz. Ekonomik kriz, pandemi, savaş, iklim krizi gibi bahaneler ile 5-6 yılı doldurduk. Bundan sonrası için de Allah büyük 3 sene sürecek tasarruf tedbiri var nasıl olsa der, makamlarda oturur sonra piyasaya çıkıp neden çalışmadığımızı ya da çalışamadığımızı bu millete ballandıra, ballandıra anlatmaya çalışırız.
***
Çiftçi yıllardır su beklerken,
Ortaköy yolu 22 yıldır yapılmayı beklerken,
Kireçlik yolundaki 5 kilometrelik ölüm yolu çözüm beklerken,
Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Diş Hastanesinden bırakın tedaviyi randevu bile alınamazken
Şehir şebeke suyunun akıbeti belirsizken,
Şehir trafiği acil tedbir beklerken,
Esnaf kirasını ödeyemez duruma gelmişken,
Süt üreticisi mandıraları kapatmaya başlarken,
Beklenen turizm yatırımları için her sene yeni bahaneler üretilirken,
Demiryolu için umutsuz bekleyişimiz sürerken,
Birileri son 6 yıldaki bahaneleri sıralayıp deri koltuklarında makam araçlarıyla gezerken gazeteciler olarak biz ne yapıyoruz? Bilir misiniz?
Söyleyeyim; Önümüze bırakılan tuzu koklayıp kokup kokmadığını tartışırız. Bende dahil 3-5 meslektaşım Aksaray’da tuzun bile kokmaya başladığını söylerken diğer duayenler ise “bir daha koklayalım, ekonomik kriz var” en baştan başlamak adında ikna eder, edemezlerse beslendikleri güce ikna ettirmeye çalışırlar. Sonrasında yeniden tuzun kokup kokmadığını tartışıp oturturuz.
Ne diyelim tuzu bile kokutmaya başladık.
Kısacası herkesin seçim döneminde 10 projesi, seçimlerden sonra 300 bahanesi var….
Yorum Yazın