Son günlerde ülke genelinde yaşanan ve sosyal medya saflarındaki tepkilerin ardından çok kısa zamanda başka olaylarla üzerleri kapatılan kavgalar, cinayetler, zorbalıklar, intiharlar, çocuk ve hayvanlara yapılan istismarlar gibi olayların sayısı artmaya devam ediyor.
Bu olayların sosyolojik olarak nedenlerinin işin uzmanları tarafından araştırılıp bunları önleyecek şekilde eğitim sisteminin düzenlenmesi gibi bir gayretimiz yok elhamdülillah.
Eğitim seviyemiz gelişen teknoloji ve iyileştirilen şartlara göre her yıl bir önceki yılı aratsa da ahlak, saygı, sevgi ile vatandaşlıkla ilgili hiçbir müfredatımız yok ne yazık ki.
Herkesin kavga etmek içinde, adam vurmak içinde, magandalık içinde kısacası tüm etik ve ahlak kurallarını çiğnemek için muhakkak kendince ama sadece kendince haklı bir nedeni var.
Ülkemiz genelinde olduğu gibi memleketimize baktığımızda da herkes ya Hakim, ya Savcı, ya Polis, yada Gazeteci. Herkes her şeyi herkesten iyi bilirken kimse haddini bilmiyor.
Sadece eleştirmek için konuşan toplum oluşmaya başladı, kimse olayların bütününe bakmadan önüne gelen her şeyi ve herkesi eleştirme ve karalama hakkını kendinde buluyor. Sosyal medya sayfalarından beğenmedikleri insanlara ve durumlara ağıza alınmayacak küfür ve hakaretleri yaparken kendilerine söylenen bir söz ile aslan kesilebiliyorlar.
Bu kadar aymazlığı ve utanmazlığı kendilerinde hak görenler ne yazık ki resmi bir kuruma bile basit bir dilekçeyi yazmaktan acizken yaşanan olaylar karşısında polisi ve adli görevlileri eleştirebiliyorlar.
Polisin işini yapıp olayları önlemeye çalıştığını, önleyemediği olaylar sonrasında yakaladığı şahısları adli görevliler önüne çıkarttıklarını görmezken, aynı adli görevlilerin duygu ve düşünceleri ile değil ellerindeki bana göre çok daha ağırlaştırılması gereken kanun kitaplarına bakarak yasaları suçluların lehine uyguladıkları gerekçesi ile ağızları köpüre, köpüre “Anayasa Hukukçusu” edasıyla sağda solda anlatıyorlar.
Kısacası bu insanlara göre bu ülkede ve bu şehirde kendilerinden ve kendi yetiştirdikleri çocuklarından başka hiç kimse üzerine düşen vazifelerini yapmıyor. Türkiye’nin ve Aksaray’ın en iyi vatandaşı kendileri.
Çocuğundan haberi olmayan, başkasının çocuğunu,
Evinden haberi olmayan, başkasının çatısını,
Kapısındaki pislikten haberi olmayan, başkasının camındaki kiri, eleştirmeyi hak görürken;
“Ben başkasının yaşam alanında istediğimi yaparım ama benim yaşam alanı benim namusum”
“Ben trafikte istediğim gibi gider istediğim yerde dururum ama önümdeki aynısını yapamaz”
“Ben çocuğuma motor alıp sokağa salarım ama başkasının çocuğunun kullandığı motor rahatsızlık veriyor”
“Ben sattığım ürüne istediğim gibi fiyat koyup, istediğimi kazanırım ama başkası bunu yapamaz”
“Ben sosyal medyadan her türlü küfür ve hakareti istediğim kişiye yaparım ama bana kimse yapamaz”
Düşüncesi yani “Ben ve benden olan haklıdır, üstündür” düşüncesi eğitimsizlikle birlikte toplumda sokak anayasası olmaya başladı.
Herkes mazeretler ve işin kolayını başkalarını suçlayarak bulmaya başladı.
Ailenin veremediği edep ve ahlaktan aile dışında herkes sorumlu,
Çocuğunun almadığı eğitimden okuldaki temizlikçi bile sorumlu,
Kurallara uymadığı trafikte kendisini uyaran sürücüler de, ceza yazan polisler de sorumlu olarak kabul ediliyor.
Bu kadar yozlaşmış bir toplumdan da zaten;
Eğitim, Kültür, Sanat, Sevgi, Saygı, Hoşgörü, İlim ve Bilim beklemek toplumu yönetenlerin kusuru değil mi?
Kimsenin kimseye tahammülü kalmadı,
Trafikte kavga, Aile içinde kavga, Apartmanlarda kavga, Okullarda kavga, Kardeşler arasında kavga,
Köyler arasında kavga, Mesai arkadaşları arasında kavga, İnsanların en mutlu günlerinde, “Mutluluğumuza ortak olun da hep birlikte eğlenelim” dedikleri düğünler de bile kavga.
Kısacası “Bu toplum nereye gidiyor?” demiyorum. “İnşallah daha da derinleri görmeyiz” diyorum.
Çünkü bu sorunları görüp çare arayan olmadığı için iş yüce yaratanımıza kaldı.
Allah bu millete en çok istedikleri mal ve mülkle beraber;
Edep, Haya, Ahlak, Saygı, Sevgi ve Tahammül de versin…
Yorum Yazın