Aksaray, Salihler, Evliyalar diyarı Aksaray.
Dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış, şu anda Türkiye’nin merkezinde makas görevi yapan Şehri Süleha Aksaray.
Bu güne kadar hep bu şehrin geciken yatırımlarından dolayı birilerini suçlarken kendimize bir defa dönüp bakmadık.
Başka şehirler bir şeyleri koparıp yatırımlarını getirirken bizler hep Ankara’ya yolladığımız vekilleri suçlamayla işin hep kolayına kaçtık. Bir defa kendimize dönüp bakma cesaretini bulamadık.
Bunun içinden kendimizi çıkartmıyorum.
Ne yazık ki şimdiye kadar hep birilerine itibar yükleme veya birilerini suçlamaktan başka hiçbir işe yaramadık. Eline kalem alan gazeteci sıfatıyla hiç ama hiç sahip olmadıkları itibarları kazanmaya çalışırken ne yazık ki ildeki bürokrasi de bunun önünü açtı. Çünkü içimizdeki kirlilik onların da çok ama çok işine yaradı.
Bunu geçen haftalardaki köşemde de yazmıştım ve sözde bir inceleme başlayacaktı ama ne yazık ki tam da tahmin ettiğim gibi yine üzeri kapatıldı. Çünkü bu şehri idare edenler gazetecilerin yazılarına katlanmak ve gereğini yapmak yerine gazetecilerin arasına giren dolandırıcı, tacizci, ırz düşmanlarını bile gazeteci sıfatıyla onurlandırıyorlar. Onurlandırmaları yetmiyor yanlarına alıp tasmalarını tutup kapı, kapı gezdirirken arada bir kemiklerini de ihmal etmiyorlar.
Neyse bunu Aksaray’dakiler temizlemeyecek ama iletişim başkanlığımız da gereğini yapıyor ve onların insanları kullanma ve çıkar gibi dertleri de yok.
Kısaca itibar sahibi olup belediye başkanlarının, valilerin ya da diğer üst düzey bürokratların kucağında ömür tüketmek için camiaya girerek hiç sahip olmayacakları itibarı buradan kazanmaya çalışanlar bunu hiç ama hiçbir zaman elde edemeyecekler. Bunlarla başlayan temizlik sürecinden de bunların arkasında duran herkes zarar görecek.
***
Yazının başlığına gelince gerçekten Aksaray’ın verdiği veya aldığı itibar anlayışı çok farklı. Bu şehir birçok medeniyete ev sahipliği yapmasına rağmen nedense olduğu yerde sayıyor. Şehri anlatırken Türkçemizde ne kadar güzelleme varsa sıralıyor ve unuttuğumuz güzelleme için de kendimizi dövüyoruz.
Yapılan güzel işleri hiç ama hiçbir Allah’ın kuluna mal etmezken yapılmayanların tamamını Ankara’ya yolladığımız 4 vekilden biliyoruz.
Bu şehre bir iş yapılması için kim ne kadar çaba sarf ediyor? Diye kendimize sormuyoruz. İlimize gelen kaç bürokrat varsa onların her birini 2 ay içerisinde kendimiz gibi yapıyoruz.
Makam kapılarının ardına saklanan idareciler “Burası tam tatil yeriymiş” diyerek suya sabuna dokunmamak için çaba sarf ediyor. Çünkü onlar da biliyor ki çalışanın, doğru olanın, doğruyu söyleyenin ömrü bir yıl sürmüyor. Şimdi siz kıymetli okurlarıma soruyorum;
-Bu şehirde kaç tane sivil toplum kuruluşu ve dernek var ve bunlar ne iş yapıyor?
-Şehirdeki kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri Ankara’ya hangi proje ile gitmişler de muhatap bulamamışlar?
-Aksaray’ı ilgilendiren bir konuda basının ortaya çıkarttığı önemli konular hakkında yapılan haberlerle ilgili en son ne zaman bir açıklama duydunuz?
-Misal; Hırsızının, Tacizcisinin, Yağmacısının, İstismarcısının, basın mensubuyum diyerek en üst makamlara kadar çok rahat bir şekilde ulaşıp oralardan nemalandığından, kamu kurum ve kuruluşlarından emekli olduktan sonra duayen adı ile camiaya entegre edildiğinden bunu da bu şehri yönetenlerin hepsinin desteklediğinden haberiniz var mı? mesela.
Yoksa bu bizim ayıbımız, var da bunlara sizde itibar kazandırmaya çalışıyorsanız sizin ayıbınız.
Halk konusunda ayıp bizim çünkü ne bilsinler rezilliğimizi, diğerinde ise ayıp yerel siyaset ve yerel bürokrasinin.
Özetle; Artık bırakalım bu şehre gelmeyenler, getirilemeyenler konusunda birilerini suçlamayı da önce kapılarımızın önünü temizleyelim ve bu şehir için projeler üretip, Ankara’daki vekillerimizden yolumuzu açmasını isteyelim.
Tam temizliğe de basınla başlayalım diyorum, sonra sözde başlatılan bir temizlik çalışması konusunda Aksaray Valiliği Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünün bir çalışma yaptığı geliyor aklıma.
Tam temizliye basınla başlayalım diyorum, sonra iş dünyası ve yerel siyasetin beslediği ve ismine de basın mensubu dediği sabık tipler geliyor.
Tam bu şehirde bir şeyler düzelir, değişir diye düşünüyorum sonra şehri süleha Aksaray’daki iş dünyası, sivil toplum kuruluşları, yerel siyaset, bürokrasi ile basının getirildiği nokta geliyor aklıma ve tüm ümidimi kaybediyorum.
Yorum Yazın