Sivil Toplum Kuruluşları kısaca STK’lar.
Bu kuruluşların görevleri bulundukları yerlerde ülke menfaatleri ve yaşadıkları şehirdeki ana sorunların çözümleri konusunda önder olmak halkın faydasına olacak işlerle uğraşmak ve şehirlerde kanaatleri ile güzel işlere önder olmak.
Aksaray’ımızda da irili ufaklı onlarca sivil toplum kuruluşumuz var. Sayısı konusunda bir gazeteci olmama rağmen en ufak bir fikrim yok, yani o kadar fazlalar.
Ancak bana bir hemşerim say dese 8-10 tanesini anca sayabilirim. Yani bu şehir için yukarıda saydığım kriterlerde bir şeyler yapmaya çalışan 8-10 sivil toplum kuruluşunu görebildim.
Hal böyleyken bir de STK adı altında kınama veya seçimlerde görüş bildirme birde protokollerde bulunmaktan başka bir vizyonu olmayan sayısını öğrenemediğim kadar sivil toplum kuruluşumuz var.
Bunlar ne iş yapar, Aksaray’a ve Aksaraylıya ne hizmetler sağlarlar? Geçmişten anımsadığım kadarıyla birkaç kınama veya seçimler için görüş bildirme dışında bir icraatlarını bilmiyorum. Elbette bazı meslektaşlarım bunları içerisinde oldukları için biliyorlardır ama benim için öncelik bu şehre hizmet eden insanlar olduğu için bunların dışında da kalmış olabilirim.
***
Yukarıda da belirttiğim gibi kınama görevi olan bu STK’larımızın İsveç ve Hollanda’da dinimiz islama ve kutsal kitabımız kırmızı çizgimiz Kur’an-ı Kerime yapılan saldırılarla ilgili sessizliği beni şaşırttı. Halbuki iç siyasete malzeme edilebilecek bir çok olay da kent meydanına çıkan bir çok dernek bu konuda şiddetle kınama adı altında açıklamalar yapar ve konunun muhataplarının tutuklanmasını bile sağlarlardı.
Ama konunun muhatapları ülke siyasetçileri olmayınca ve durumunda iç siyasete bir etkisi olmayınca yakılan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim bile olsa kınama veya bir basın açıklaması yapma gereği bile duyulmadı veya en azından şu kadar STK diyerek meydanda toplanılmadı.
Şimdi soruyorum size
Yakılan Kur’an-ı Kerimler, açıklamasını hiçbir zaman tasvip etmeyeceğim Gülşen’in saçma sapan konuşmasından daha mı değersiz?
Yorum Yazın