Her gün değişik gündemlerin tartışıldığı güzel ülkemde elhamdülillah basın içinde, siyasiler içinde malzeme hiç eksik olmuyor.
Başka konuyu bilmem ama gündem değişikliği konusunda bırakın Avrupa’yı dünya bizi kıskanırken dünyanın süper gücü olan ülkeleri ortadan ikiye bile yarılıyor diye düşünüyorum.
Sürekli değişen gündem asıl gündem olması gereken konuların önüne set gibi dururken yüksek kira bedelleri, asgari ücret ve emekli maaşları, market raflarında günlük değiştirilen etiketler, Pazar yerlerine artık Pazar arabalarını götürmeden gramlarla malzeme alabilen dar gelirlilerin sorunları artık gündeme bile alınmıyor.
Yaz ayında evine zam yapmasına rağmen evinin kapısında yeni zam için bekleyen ev sahiplerini kimse konuşmuyor.
Daha bundan 1-2 ay evvel tarlada kilosunu 3 liraya satılamayan domatesi bugün pazardan 80 liraya alamayan insanları kimse konuşmuyor.
Bırakın eti son gelen zamlardan sonra çocuğunun beslenmesine yumurta bile koyup koyamayacağını düşünmeye başlayan anneleri kimse konuşmuyor.
Tek suçu bu ülke için üretmek olan, gece gündüz demeden mandıraları, tarlaları bekleyen elleri nasırlı çiftçilerin durumunu kimse konuşmuyor.
Peki ne konuşuluyor?
TV ekranlarında, haber sitelerinde son 2 aydır konuşulanlara baktığınızda bu ülkede aslında ekonomik bir kriz olmadığını düşünüyor ve dertleriniz nedeniyle her gece kendinizden utanıp sabaha TV ekranlarındaki sorunların asıl sorunlarınız olmadığını hatırlayıp akşama kadar yine bu sorunlarla uğraşıyorsunuz.
Burada sorunu hükümete yani yönetenlere yüklemek gerçekten haksızlık ve kolaycılık olur. Yaşanacak olan sıkıntılar aylar öncesinde Bakan Şimşek tarafından açıklandı ve alınan tedbirler de sıralandı. Enflasyonun düşürülmesi için gerekli olan mali disiplinden de şu ana kadar taviz verilmediğini düşünüyorum. İnşallah artık 2025 yılının ikinci yarısı ile birlikte bu milletin ana sorunları ortadan kalkmaya başlar.
Burada asıl sorun bu milletin sözü olmak zorunda olan muhalefet.
Muhalefet ne yapıyor? Derseniz.
Benim anlatmama gerek yok. Haberlere bakarsanız her gün değişik gündemler peşinde koşuyor ve sözde halkın sesi olduğunu iddia ediyor. Bir gün Apo, bir gün Esenyurt belediyesi, bir gün Mardin belediyesi, bir gün ana gündemle alakasız başka bir nokta. Bu durumda gösteriyor ki bu ülkede ne yazık ki iktidardan önce muhalefet sorunu yaşanıyor. Bunu benden önce dertlerini dinlediğim seçimden seçime kapılarına vardığınız seçmenleriniz söylüyor.
***
Gelelim Aksaray’a;
Aksaray’da neler yaşanıyor bilen veya duyan var mı?
Birkaç haber sitesinde yayınlanan asayiş haberleri dışında şu anda Türkiye’nin en sorunsuz şehirlerinden birisinde yaşıyoruz.
Öyle düşünüyorum çünkü ortada muhalefet yok. Cumhur ittifakının tek başına olduğu bir şehir havasındayız.
31 Mart seçimlerinden sonra kepenkleri kapatan muhalefet partileri halen tatillerini bitirip partilerinin kapılarını açamadılar.
Aksaray’da yaşanan olaylarla ilgili açıklamalar CHP milletvekili Ali Abbas Ertürk’ten sonra tamamen son buldu.
Son dönemde siyasi partilerde yaşanan durgunluğu sorduğum Aksaraylılar “Bu şehirde sorun olsa muhalefet susar mı?” deyince haklısınız deyip geçiyorum.
Sonrasında acaba “Bu halk muhalefete oy vermiyor, o yüzden dert ve sıkıntılarını da kendileri çözsünler” diye mi düşünülüyor düşüncesi ağır basıyor.
Genel seçimlerin üzerinden geçen 18 ay içerisinde muhalefeti yani “Millet” ittifakını bir yerde gören var mı? (Açılışlar ve özel günlerdeki programlar dışında)
Ben gazeteci olarak ben görmüyorum ve soruyorum çok kıymetli muhaliflere yarın seçim kararı alınsa bu milletin kapısına varıp ne diyeceksiniz?
Yorum Yazın