Ülkede yaşanan olaylara baktığımızda bir şeylerin rayından çıktığını anlamamak için bir tuhaflık olması gerekiyor insanda.
Ne yazık ki hayvanlara karşı işlenen suçlar, insanlara karşı işlenen suçlar derken son günlerde katliam boyutunda cinayetler, polislere bıçaklı saldırılar ve son olarak da İstanbul’da bir Cumhuriyet Savcısına tehdidi dinledik, bıçaklamalar ile katliam boyutundaki cinayetleri gördük.
Çocukları ile eşini katlettikten sonra intihar eden bir cani ile dedesi ile aynı evde yaşayan 2 kişiyi bıçak ve baltayla katleden 18 yaşındaki torunun haberleri daha tazeliğini korurken ne yazık ki kolluk kuvvetine karşı yapılan saldırılar da artmaya başladı.
İstanbul’da 1, Konya’da da yine 1 polis bıçaklı saldırganların hedefi oldu ve ölümden belki de kıl payı kurtuldular. Şimdi tedavi gören polis memurlarına acil şifalar dilerken katledilenlere de Allah’tan rahmet diliyorum.
Bu suçların hepsindeki ortak savunma mekanizmasında bir ortak nokta var. Tıpkı geçen hafta surlarda katledilen, yetmezmiş gibi parçalara ayrılan ve başı aşağı atılan genç kızımız ile aynı caninin katlettiği diğer kızımızdaki savunma gibi.
Hepsinin psikolojik sorunları var.
Kimi şizofrenliği devletin kolluk güçlerine veya millete saldırmak için mazeret sayarken kimi de haplarını kullanmamayı aile katliamının sebebi olarak gösteriyor.
Nasıl bir yere doğru ilerlediğimizi artık ben kestiremiyorum ama artık sokaklarda polislerin bile hayati tehlikelerinin olduğunu bilmek beni endişelendiriyor.
Polis sokaklarda bıçaklı psikolojik sorunlarının ardına sığınan saldırganların hedefiyse vay bizlerin haline. Daha geçen hafta yine sokakta önüne geleni bıçaklarken yine birisi bir halk otobüsü içerisinde aniden bıçakla bir kişiyi defalarca kez bıçakla yaralayabildi. Bu konuda artık sözden önce çok sert gerekiyorsa silah kullanımına izin verilmesi gibi bir düzenlemenin hayata geçmesi gerekiyor.
Hiç ama hiç kimse çıkıp ta “İnsan Hakları” tantanası yapmasın. İnsanların insan gibi yaşamaya ihtiyacı var. İnsan olanların bir şeylere hakları var. Hakları olan insanları rast gele bıçaklayan öldürenlerin ne yazık ki bunlara hakları yok. Kafası esen sokağa çıkıp “Ben nasıl olsa ruh hastasıyım” diyerek birilerini bıçaklayabileceği bir yer olmamalı.
Bununla beraber ne yazık ki polislerimiz her nedense bellerinde taşıdıkları silahları kendilerine saldırılması durumdan bile kullanamıyorlar. Bunun nedenleri nelerdir ben bilmiyorum. Ama artık polis memurlarına taşıdıkları silahların üniformalarının aksesuarı olmadığını ve kendilerine veya insanlara karşı yapılan ölümcül silahlarla yapılan saldırılarda Dünya’nın her yerinde olduğu gibi kullanmalarına izin verilmesini ve bu konuda da artık üniforma kameraları ile donatıldıktan sonra cezai sorumluluktan da kurtarılmaları gerekiyor. İki günde iki polis bıçaklanıyor ve hala birileri “İnsan hakları” zırvalığı yaparken “Psikoloji” bahanelerinin ardına saklanıyorlar.
Polisler bile bu bıçaklı saldırganlar tarafından yaralanacak duruma geliyorlarsa bu millet canını nasıl korusun?
Yorum Yazın