Ülkede yaşayan 85 milyon insanın azınlık kısmı ne yazık ki ekonomik kriz ve hayat pahalılığı nedeniyle zor günler yaşarken her geçen ay alınan yeni önlem ve tedbirlerle daha da zorlanmaya devam ediyorlar.
Ama çokta önemli değil hani, her ülkede bu şekilde çalkantılı süreçler gelip geçer. Önemli olan bu süreçleri en az zarar ile atlatmak. Bu yüzden aman ha yanlış anlaşılmasın tedbirleri falan eleştirecek değilim.
Sonuçta bu millet ekonomik krizlere alışık. Nasıl olsa ben ve benden önceki nesil benzeri krizleri çok gördü ve yaşadı.
Bu kriz dönemindeki tek sıkıntımız bu sürecin son bulacağı tarih. Ekonomik verilerin her iyiye gittiği açıklama sonrası yeni vergiler veya yeni tedbirleri görüyoruz. Bu yüzden hepimiz de ne yazık ki yaşam refahımızdan önce umutlarımızı yitirdik.
Umarım en kısa sürede düzelir demekten başka da bir şey gelmez elimden.
***
Ülke bu denli büyük bir krizi aşmaya çalışırken ne yazık ki birileri bu krizi çoktan fırsata çevirmiş durumda. Yani birilerinin işleri tıkırında.
Dünyadaki gelişmiş veya gelişmemiş tüm ülkelerde halkların yüzde 20’sine yakını ekonomik olarak rahat yaşarken bunların yarısı da dünya standartlarının üzerinde banka hesaplarına ve mal varlıklarına sahiptir. Bu durumu yadırgayacak değiliz. Nihayetinde dünya ortalaması da bu zaten.
Bu türden krizler çıktığında ilk olarak bu yüzde 20’nin derdi sıkıntısı sorulur. Bunların bu süreçten korunması için tedbirler alınır. Bu da her yerde böyledir ve basit bir savunma da vardır. “Bu insan batarsa on binlerce kişi işsiz kalır”
Bu kadar düşünceli olan yöneticilerimize ben minnettarım bence sizler de kızmayın minnettar olun yoksa o adam batı verir sizler de ortada kalırsınız.
Daha önceki yazımda da kaleme almıştım, ne yazık ki alınan kararlar da ve politika değişikliklerinde bu yüzde 20’nin önemi 80’den fazladır. Matematik sadece burada yanılır. Ülke yöneticilerine göre de, bilim insanlarına göre de sadece bu gün değil yüzlerce yıl öncesinde de 20 rakamı 80 rakamından çok ama çok büyüktür.
***
Bu durum Aksaray’da da aynıdır.
İlin zadeleri, toprak zenginleri, müteahhitleri, kalbur üstü çiftçileri büyük esnafları, OSB’deki iş insanlarının dert ve sıkıntıları sizlerinkinden kat ve kat önceliklidir.
Sizler bürokratlara da, siyasetçilere de dertlerinizi anlatırsınız, bu yukarıda saydığım üstün ırk söyler.
Sonuç mu sizler dinlenmiş olurken onların sorunları çözülmüş olur.
Sizler “Kravatlı” devlet adamı ile konuşabilmenin gururu ile 2 sene oyalanır hısım akrabaya elinizle oy verip seçtiğiniz adamla konuşabilmenin ne büyük bir meziyet olduğunu anlatırken birileri, bir yerlerde aldıkları teşvikler başta olmak üzere pek çok ayrıcalık ile mallarını katlamaya devam eder.
Ne yazık ki sizlerin derdi ile onların dertleri aynı değil.
Sizin çocuğunuza istediği paltoyu alamamanız dert değil ama, yüzde 20’nin kedisinin mama markası koca, koca adamlar için dert.
Kısaca ülkemizdeki beslemek, doyurmak, ırgatlığını yapmak zorunda olduğumuz bu yüzde 20’nin derdi sıkıntısı yoksa sizlerin de yoktur. Boşu boşuna konuşup bedava aldığınız tek şey olan nefeslerinizi boşa tüketmeyin. Ülkemizde 20 rakamı 80’den çok ama çok büyüktür.
O yüzden derdimiz var diye ortada gezmeyin.
Ekmeklerinizin yanına bulduğunuz katıklara şükür edip, soğuk havalarda da sıkı giyinip üşütmeyin sakın ha. Nüfus olarak fazla da olsak tek hastanede tedavi olmaya çalışacağımızdan ölür giderseniz yokluğunuzu çocuklarınız bile 3 gün sonra unutur.
Derdimiz var da demeyin sakın Kravatlılar gelirse de onların dertlerini sorun ve onları dinleyin…
Yorum Yazın