Tarım ve hayvancılık kenti diyerek yıllardır kendimizi avuttuğumuz Aksaray’da yıllardır beklenen suyun getirilememesi, üreticilerin zararlarını kat, kat artırırken Aksaray son olarak elindeki yol avantajının önemini kaybederken yurt dışından gelen gurbetçi sayısında da tahmin edilemez bir düşüş yaşamaya başladı.
-İl genelinde ev kiralarının ipi kaçarken özellikle gıda enflasyonunda kendisine denk illerden çok pahalı bir şehir haline gelindi. Dükkân kiralarında ise artık büyükşehirleri örnek gösterip onları rakip olarak görmeye başladı.
-Turizm konusunda biz “şunu da mı yapsak daha iyi olur, bunu da mı daha iyi yapsak daha iyi olur” diyerek sözde projelendirme yaparken pek çok seçimi geride bırakarak aynı planlamalara tekrar, tekrar başlarken, yanı başımızda olan Nevşehir ise son 30 yılda Aksaray’a en az 45 kat fark attı. Bizler ise halen bu farkı kapatmak yerine projeleri zaman, zaman masalara yatırarak kendimizce büyük iş başardığımızı düşünerek inanmasak da çalıştığımızı sanıyoruz.
-Kısacası yıllardan beri Aksaray için koşup koşturuyoruz ama bir arpa boyu da yol gidemediğimizi çevremize baktığımızda görebiliyoruz.
-Gelen her bürokratın yanı başına yerleşen boş insanların yönlendirmeleri ile yıllarımızı boşa harcarken geride bırakacağımız çocuklarımıza en büyük ihaneti bizler yapıyoruz.
-Elimizdeki yolun stratejik önemini kaybettiğimiz gibi,
-Tarıma elin Çinlisinin tuz gölünü delmek için getirebildiği suyu getiremediğimiz gibi,
-Türkiye’de duble yol çalışmasının startının verildiği Aksaray’da Aksaray Kırşehir yolunun Ortaköy Aksaray kısmındaki sorunu çözemediğimiz gibi,
-Demiryolu konusundaki çalışmaların bu kez de tasarruf tedbirlerine takılması gibi,
-Havalimanı konusunda artık olma imkânı olmayacağına inandığımız gibi, yani daha sıralarsa k bu örnekleri çoğaltır ve kendi canımızla beraber birilerinin canını da daha fazla sıkarız.
-Bir büyüğümüzün dediği gibi; “Bizler Aksaray sevdalısıyız, bu şehirde doğduk, büyüdük ve Allah izin verirse bu şehirde ölüp toprağa verileceğiz” Bu nedenle de Aksaray milliyetçisiyiz.
-Gazetecilik oynamaya çalışıyoruz, birilerine göre yandaş diğerlerine göre de inançsız, dinsiz, vatan haini gibi sıfatlarla itibarsızlaştırılmaya çalışmak kaderimizde var.
Ne denirse denilsin bu şehir için verilen sözlerin takipçisi olmak tek başıma da olsa görevim diye düşünüyorum. Ben öleceğim çocuğum, yeğenim ve birçok akrabam ve Aksaraylı hemşerilerimizin çocukları bu şehirde yaşamaya devam edecekler.
Onlarda gurbete gitmesinler diye,
Onlarda doğdukları yerlerde doysunlar diye,
Onlarda birilerinin kölesi olmak yerine topraklarının patronları olsunlar diye,
Onlarda bizlerin yaşadığı sorunları yaşamasınlar diye,
Onlarda kendilerinden sonraki nesle daha güzel bir Aksaray bırakabilsinler diye ben ve yüreği olan 3-5 gazeteci ile yazmaya devam edeceğiz.
Başkalarını bilmem ama ben artık bir işin yapılması çağrısından sonra; O işin neden yapılamadığını, neden yapılmaması gerektiğini dinelmekten bıktım usandım.
Kısacası şehre gelen her bürokratı karşılayıp omuzlarda makamlarına taşıyan, kendi çıkarları uğruna Aksaray’ın ihtiyaçlarını gölgeleyen ve taleplerin dinlenmesini önleyen yani ildeki idarenin dört bir yanını virüs gibi saran sözde iş insanlarından ve Aksaray’ın büyüklerinden bıktım usandım.
Kısacası; Bu ildeki gazetecisinden, STK’sına, esnafına, siyasetçisine, bürokratına kadar hepimizin oturup bu şehir için ne yapılabilir? Diye sorgulamamız sonrasında ise hep birlikte harekete geçip eylem planlarıyla kaybettiğimiz yılları telafi etmeli ve bu şehre olan borcumuzu ödemeliyiz.
Yani en azından bir birey olarak başkaları sıkılmasa da ben artık SİZİN MAZERETLERİNİZDEN ÇOK SIKILDIM...
Yorum Yazın