Aksaray son dönemde siyasileriyle, iş insanlarıyla, tüccarlarıyla, STK’larıyla, esnaflarıyla tuhaf bir itibar savaşı içerisinde.
Herkes kendisinde olmayanı kazanmak için çabalar ama Aksaray’a baktığımda birçok kişi itibar sahibi olmak için ya da bazı pisliklerini kapatmak için birilerini beslemek zorunda hissediyor kendisini.
Her iş insanının, her STK temsilcisinin, bazı siyasilerin kapılarında muhakkak birileri bekçilik yaparak bu insanlara itibar kazandırma veya bazı şeyler taahhüdü ile bekliyorlar.
Bu bekleme yapanlar bazen kendilerine basın, bazen danışman, bazen de yol arkadaşı ismini vererek bu isimleri kanatlarının altına alarak koruyorlar.
Bu ilde kimi neden koruyorlar bilinmez ama sokakta bu insanlarla ilgili konuşulanlara bakıldığında kapılarda bağlı olan bu kişiler nedeniyle adları her geçen gün daha da kirleniyor.
Kısacası sizin yaptıklarınızdan daha çok halk arasında dağılan algı bu emir erlerinizin sizlerin adını kötüye çıkartılmasını sağlıyor.
Kimileri hırsızlıklarınızı bu isimler aracılığı ile yaptığını iddia ederken,
Kimi de uçkur işlerinizin bu kapıkulları tarafından yapıldığını iddia ediyor,
Kimileri ise iki adım öteye giderek her türlü illegal işlerinizin anahtarının bu beslemeler olduğunu söylüyor.
Daha çok yakın bir zaman da sokağa atılan bir kapıkulunun “benden vazgeçemezler elimdeki belge ve görüntüler olduğu sürece ben hep var olacağım” söylemlerinin ardından yine aynı kapının kulu olması beni bu kapıkulunun doğruluğuna inandırdı mesela.
***
Sayın Aksaray’ın kaymak kitlesi, yanı başınızdaki kişiler aslında sizlerin kalitenizi, karakterinizi ve ederinizi belirliyor.
En basit örneği ile benim için;
Hırsızı kapısında kul eden hırsızdan daha büyük bir hırsızdır,
AR’sız’ı kapısında kul eden de benim için ne AR ne de HAYA vardır,
Dolandırıcı ve sahtekarı kapısında bekleten ve medet uman en büyük dolandırıcıdır,
Irz düşmanını kapısında kul eden ise bu ilin en büyük sapığı ve ırz düşmanıdır.
Bu yüzden yanında gezdikleriniz veya kapılarınıza bağladıklarınızın ederlerini, toplum içerisindeki karşılıklarına bir bakın bakalım.
Ben bu şehirde öyle insanları öyle kapılarda görüyorum ki, şehirden olan tüm ümidim kesiliyor.
Kısaca söylemem gerekirse sizlerin adamlığı da, itibarı da, güvenilirliği de, edep ve ahlakınız da yanınızda gezenler, masanızda oturanlarınki kadardır. Daha fazlasını da beklemeyin lütfen.
Sağınızı, solunuzu temizleyip işinize gücünüze bakın derim.
Hırsızdan,
AR’sız’dan,
Irz düşmanından,
Dolandırıcıdan,
İş takipçisinden,
Yalancıdan adam olsaydı, sizlerin kapısında kul olmazdı.
Bugün kapınızda sizlere itibar vaadi ile bekleyen bu kişiler sizlerden emdikleri itibarlar ile sizlerin yapmadığı ahlaksızlıkları bile içki masalarında ağızlarından salyaları aka, aka anlatıyorlar.
Bu anlatılanları sadece o masadakiler değil yan masadakiler de dinliyor.
Yani bunlar yüzünden;
Hırsız değilseniz bile hırsız,
AR’sız değilseniz bile AR’sız,
Milletin ırzıyla işiniz yoksa bile ırz düşmanı,
Dürüstseniz bile dolandırıcı,
Doğruysanız bile yalancı oluyorsunuz.
Sahi bunları neden hem besleyip hem de adlarınızı 3 kuruşluk yapıyorsunuz?
Gerçekten merak ediyorum; Bu şarlatanlara neden ihtiyaç duyar kendisi dürüst olan bir insan?...
Yorum Yazın