Sosyal devlet olgusu geçmişte kimine göre vardı, kimine göre de bu deyim 2000’li yıllarla birlikte Ak Parti hükümetiyle hayatımıza girdi.
Zaten bu yüzden de Ak Parti çeyrek asıra yakın zamandır halktan tam destek alarak kırılması ve erişilmesi mümkün olmayan bir rekora imza atarak 2002 Kasım ayından beri ülkeyi yönetiyor.
Bu konuda kimileri muhalefet sıkıntısı diyor, kimileri de başka açıklamalar yaparak her dönem sonuçları bir bilim adamı gibi yorumlasa da şahsıma göre Ak partiyi bu denli halkın gözünde vazgeçilmez kılan unsur büyüklerimizin geçmişte yoktu dediği sosyal devlet olgusu oldu.
Sağlık alanındaki çalışmalar, yollar, ekonomik destekler, tarım ve hayvancılık alanına yapılan destek programları ve her şeyden önemlisi dar gelirli olan ve ev alma hayali olmayanlara yönelik sosyal konut projelerini TOKİ aracılığı ile son derece başarılı şekilde yapması oldu.
Her seçim dönemi kısır döngüye dönen tartışmalarda halkın sosyal devlet olgusunu benimsemiş olması birçok uzman tarafından görmezden gelindi.
Bu sürecin artık sonuna gelindiği yine aynı kitleler arasında konuşulurken halk her fırsatta muhalefetin aradan geçen 22 yılda hiçbir zaman hiçbir konuda bir çözüm önerisiyle ortaya çıkmadığı eleştirilerine de devam ediyor. Bu konuda muhalefet artık kendini ne kadar anlatabiliyor bunu siyasi hamleleri kadar masaya yatırmalı.
***
Bu konuda yazının ilk kısmında belirttiğim gibi aslında halkımız devletinin sosyal olmasını ve kendilerine yarayacak projelere imza atmasını istiyor. Yani İstanbul’a yapılan köprü ya da havaalanı artık Aksaray’daki seçmeni mutlu etmeye yetmiyor.
Aksaray seçmeni kendi sorunları konusunda atılacak adımları bekliyor. Bu konuda iktidardan yeni atılımlar beklerken muhalefetinde makul ve karşılanabilecek yani sadece vaat olarak kalmayacak ütopik olmayan projelerini bekliyor.
Son dönemde her ilde en büyük sorun barınma.
Bu konuda TOKİ’nin işi gerçekten çok zor. 6 Şubat depremlerinden sonra büyük yıkıma uğramış bir bölgeyi yeniden inşa etmeye çalışan TOKİ’den bu süreçte çok hayalci projeler beklemek haksızlık olur.
Peki bu barınma sorunu nasıl çözüme kavuşur?
Bu konuda 1990’lardaki Belediye arsaları örneğine bakabiliriz. Geçmişte benzeri sorun yaşandığında başlayan kooperatifleşme hamlesine ek olarak belediye arsaları olarak bilinen Yavuz Sultan Selim Mahallesinde parsellenen ve halka kendi evlerini yapsınlar diyerek dağıtılan arsalar sayesinde bu sorun uzun süreliğine çözülmüştü.
Bu adımın benzerini atmak için tam zamanı diye düşünüyorum. Dar gelirli olan aileler kendi evlerini dağıtılacak sosyal konut arazileri ile uygun şartlarda yapıp en azından bu süreçte TOKİ’nin üzerindeki yükü alabilirler.
Bunun yasal zemini ve yolları bir şekilde yapılır ve ilk ev sahibi olacak kişilerin ev yerleri bedava olmasa da uygun fiyatlarla ev yapımı ve satış yasağı ile halka verilebilir. Bu sorun TOKİ’nin bu kadar yükü varken bu şekilde kısa vadede çözülebilir.
Kirada oturan ve her gün ev sahipleriyle kavga eden ya da her zil çaldığında endişe duyan kiracılar için adım atmanın tam zamanı değil mi?
Yorum Yazın