Aksaray 81 il içerisinde tuhaflık seviyesini her geçen gün daha da ileriye götüren bir il olarak dibe doğru en hızlı ilerleyen il olarak dikkatlerden kaçmıyor.
Bu şehirde ne yazık ki 450 bin olmasa bile yaklaşık 300 bin gazeteci var. Bunlar mecazi değil gerçek anlamda gazeteciler. Hatta bu gazeteciler layık olmadıkları halde, torpille, akrabalarının güçleriyle, belli tarikat ve cemaatlerin destekleriyle bazı makamlara gelmişler tarafından itibarı olmayan ve 3 kuruşluk gazetelerde çalışan emekçilere örnek bile gösteriliyor.
Allah sebep olandan da, bu camiada gazetecilerden daha fazla gazetecilik yaparak bu şehrin içine edenden de razı olsun.
Bu gazeteciler olmasa, Allah göstermesin ama yolsuzluklar, haksızlıklar, yapılmayan işler, akrabacılık, torpiller 3 kuruşluk itibarı yok edilen gazeteciler tarafından ortaya çıkartılır ve sözde “Şehri Süleha’da” bir şeyler yolunda giderdi.
***
Neden bu şehirde bu kadar gazetecilik sevdası var diye çok düşündük ve sonuç her seferinde idarecilere, amirlere, memurlara, sivil toplum kuruluşlarının kapılarına çıktı.
Bu şehirde “Gazeteci” isminin itibarsızlaştırılması için;
Hırsızının da,
Arsızının da,
Rüşvetçisinin de,
Şantajcısının da,
Hatta ırz düşmanlarının bile bu sıfatı almaları sağlandı. Bu sayede mesleki olarak il genelinde “Gazetecilik” mesleğinin karşılığı her zaman çıkar ilişkisi oldu ve bu sayede yazılan doğru yazılarda bile halk gözünde itibarı yok edilmiş olan “Gazetecilerin” ne yazdıklarının hiçbir önemi kalmadı.
Haber için para isteyeni de,
İnsanları tehdit ederek reklam isteyenleri de,
Siyasilerin kapılarında her türlü şaklabanlıkları yapanları da,
Baskı işlerinin peşinde koşanları da bizlere gösterdiğiniz için inanın hepinizden utanıyorum.
“Şehri Süleha’da”;
Herkes, Doktor değildir, Avukat değildir, Hakim değildir, Savcı da değildir, Polis değildir, Asker değildir, Öğretmen değildir, Muhtar değildir, Belediye başkanı değildir, Milletvekili değildir, Vali Değildir, Kamu kurum ve kuruluşlarının müdürü değildir, Usta değildir, Çırak değildir, İnşaat işçisi değildir ama herkes “Gazetecidir”
***
İşte tam da yukarıda yazdığımız sebeplerden dolayı bu ara Aksaray’da “Ahmet” diye bağırdığımızda “Cemal” anlamsızca cevaplar verirken “Süreyya” diye bağırdığımızda da “Hümeyra” cevap vererek sorulacak olan sorulardan kaçma modası başladı.
Bu sorunları çözecek olan meslek örgütleri nerede diye sorarsanız her biri kendi derdinde.
Her biri diyorum çünkü 8 tane günlük gazeteci olan “Şehri Süleha” Aksaray’ımda 10’dan fazla gazeteciler cemiyeti var. Allah’ta yokluklarını göstermesin.
Bunlardan iki tanesi internet haber siteleriyle alakalı olduğundan bu ikisini yazacaklarımın dışında bırakıyorum.
Aksaray halkının en çok sevdiği şeyin başkanlık koltuğu olduğunu ne yazık ki bu mesleğe girdiğimde öğrendim. Şehirde kaç tane başkan var bunu dernekler de, siyasi irade de, mülki idarenin de bildiğini sanmıyorum.
Büyükşehirlerde yani yüzlerce gazetecinin çalıştığı illerde bile en hazla 2-3 cemiyet varken Aksaray’da tahminimce 10’un üzerinde. Tahmin ediyorum çünkü sayılarını ben bile bilmiyorum. Gazetelerimiz olarak şimdiye kadar 2 cemiyet değiştirdim ve sonuncusunu da tüzüğüne kadar yazarak arkadaşlarla kurduk. Bu cemiyette artık çakılı başkan olmayacak ve her 3 yılda bir başkanlık görevi değişecekti. Bu nedenle gazeteler ile diğer basın organlarının büyük bölümü bu çatı altında toplandı. Tüzüğe o kadar güvendik ve kesin şekilde yazdık ki buranın artık şehirdeki gazeteciler ve meslek için çıkar bir yol olsun. Sonuç mu?
Sonuç yine değişmedi. Arkadaşlarımız tüzüğü de, sözlerini de tanımadı ve son cemiyetin başkanı da öncekiler gibi “DEĞİŞMEZ, DEĞİŞTİRİLEMEZ HATTA DEĞİŞTİRİLMESİ TEKLİF BİLE EDİLEMEZ” oldu.
İşte tam bu yüzden birilerinin, Valinin, Belediye Başkanının, Cumhuriyet Başsavcısının, İl Emniyet Müdürünün, İl Jandarma Alay Komutanının, STK Başkanlarının, İldeki Kamu Kurum ve Kuruluşlarının müdürlerinin karşısında “BAŞKAN” sıfatı ile çıkmaları için kurulan bu cemiyetlerde protokollerde yer kapma, kahvaltı ve yemek gibi programlarda sandalye kapma savaşına girdiği için “GAZETECİLİK” mesleği bu hale getirildi.
Dahasını da yazardım ama artık terbiye sınırlarını zorlayacağı için burada son cümleyle noktalıyorum; Aksaray’ın önde gelenleri, Siyasileri, Bürokratları ve çok kıymetli Başkanları, Bugün kapınızda beklettiğiniz ve başkalarının üzerine yönlendirdiğiniz şahsiyetler gün gelir sizlere de bu yaptırdıklarınızın hesabını bizzat kendileri sorarlar. Bu hep böyle oldu, kapılarınızdaki danışmanlarınız bunu çok iyi biliyor ama sizlere söylemiyor. Ben söyleyeyim de kimse söylemedi demeyin sonra…
Yorum Yazın