Son yıllarda sosyal medya sayfalarının çeşitlenmesi ve oradan gelecek gelir kapılarının dedikoduları gençleri sosyal medya platformlarına yönlendirdi. Bu platformlara yönlenen gençler ve gençler dışındaki kitle ne yazık ki takipçi kasmak adına ilgi çekmek adına absürt paylaşımlarının karşılığında fenomen ismine hak kazanıyorlar.
Bu isme layık olabilen fenomenler iş insanlarının bile davetlerinde ana konukları olurken açılışların da aranan isimleri oluveriyorlar.
Sosyal medya platformlarında oynamak, kendince komedi skeçleri paylaşmak veya arkadaşlarına çok ağır küfürler ya da yaralayıcı şakalar yapanlar birden fenomen isimleriyle Türkiye’nin yeni aydınları oldular.
Aynı fenomenler sonraki süreçte devlet adamlarının da bir anda ilgilerini çekiverdi. Türkiye’de takipçisi fazla olan bu fenomenleri illerine davet eden Valiler, Belediye Başkanları zaman, zaman devletin ve yerel yönetimlerin bütçelerinden bunları günlerce yedirip, içirip, giydirip masraflarını ödeyerek sözde bulundukları çevrelerin reklamını yaptılar.
Daha 2-3 yıl öncesinde Aksaray’a gelen bir grup aydın (fenomenlere) verilen sadece bir mont bile bugün ülkenin yüzde 80’inin bütçesini aşarken bunu gören herkes deyim yerindeyse sosyal medya sayfalarında kendilerini rezil etmeye başladılar.
Kimileri arkadaşlarına hakaretler ederek, kimileri küfürler ederek, kimileri de bedenini sergileyerek ışıltılı hayata adım atma yolunu tuttu.
Bu platform özgürlük adı altında öyle bir hale geldi ki artık koca, koca devlet adamları da buralardan yaptıkları paylaşımlar ile devlet fenomeni olmak için maaşlarını devletin ödediği memurları video ve fotoğraf uzmanı olarak çalıştırmaya başlarken, bazılarına da sayfaları yönetme görevi vermeye başladılar.
Artık ülke geneline baktığınızda seçilmiş ve atanmış binlerce kişi de sosyal medya platformlarında halktan taktir toplama derdine düştü.
Allah razı olsun bu millet artık kendilerini yönetmek için en fazla takipçisi olanı seçerse de şaşırmayacağım artık.
***
Bu devlet adamlarının sosyal medya aşklarına, bunların yanındaki devlet memurlarının veya işçilerinin bu iş için verdikleri emeğe baktığımda gerçekten içim acıyor.
Artık idareciler milleti dinlemek veya anlamak yerine millete kendilerini dinletmek ve anlatmak yolunu seçmişler diyorum.
Halbuki bu platformun neden olduğu toplumsal çürüme, yıkılan yuvalar, pazarlanan ve ortaya dökülen bedenler, yani bu platformu ve pisliğini en iyi bilmesi gerekenlerin de bu platformda gece gündüz insanların karşısına çıkarak buradan takipçi kasmaya çalışmasına baktığımda diğer gençlere diyecek bir tek kelime bile bulamadım.
Bu milletin kapısına gidip dinlemek yerine önceden hazırlanan mizansenlerle tesadüfmüş gibi yapılan çekimlerle halkın gönlüne gireceğini düşünen insanların idareci olduğu bu memleketten şu anki durum dışında iyimser bir durum beklemekte hayal olurdu zaten.
Basın karşısına çıkıp 3 kelimeyi bir araya getiremeyenlerin sosyal medya sayfalarındaki hazırcevaplıkları, yardımseverlikleri, anlık çözüm yetenekleri sizlere çok mu doğal geliyor?
Bir idarecinin çat kapı girdiği ev, oraya götürülen yardımlar ve ev ahalisi ile samimi diyaloglar tahmin ettiğiniz gibi rastgele değil günler öncesinden hazırlanıp evlerdekilerin durumları incelendikten sonra o kapılarda sadece çekim yapılarak bir yerlere biz çalışıyoruz deniliyor.
Bu yapılırken bir de sosyal medya platformlarında “Helal olsun”, “İdareci dediğin böyle olacak” gibi söylemler sıralanıyorsa o zaman değmeyin keyiflerine.
Sosyal devletin fenomen idarecileri, bırakın artık o sosyal medyanın yalan dünyasını da az biraz reklamsız, çıkarsız şekilde bu milletin içine inin de, kameralar görmeden bu milletin dertlerine çare olun.
Günün yarısında kameralarla film çekmekten şehirde yaşanan hayatı kaçırıyorsunuz.
Benden söylemesi…
Yorum Yazın