Yokluk veya sefalet olarak adlandırılan eski günler, eski insanlar, dost sohbetleri, samimiyet kısacası bugünlere baktığımızda her şey aranır oldu.
Bırakın yıllar öncesini, insanlar 24 saat öncesinden şikayet ederken bugün, dünü bile arar oldu.
Geçmişteki insani değerleri ne yazık ki milenyum sonrasına taşıyamadık.
Saygı, sevgi, dürüstlük, doğruluk gibi kavramların hepsinin yerini değişen süreçte seviyesiz insanlar, samimi olmayan sevgiler kısacası insanların, insanlara sadece menfaatleri için selam verdiği topluma bıraktı.
Büyüklerimizi dinlediğimde “O günler gitsin de bir daha gelmesin” veya “Yokluk vardı” gibi örneğini çoğaltabileceğimiz cümleler duyduk.
Yani geçmiş eleştirisine bakıldığında insanların en çok şikayet ettikleri konunun başında hep yokluk geliyor.
Yokluğu yok ederken insan olmanın en önemli değerlerini de ne yazık ki milenyum öncesindeki süzgeçten geçiremedik.
Belki bana karşı çıkacak okuyucular olacak, belki de az bile diyecek. Hep eleştirdiğimiz geçmişimize baktığımızda mesela;
-Yokluk vardı ama, insanlar varlıklarını gözlerin içine sokmazlardı. Mahalle aralarında zenginin çocuğu da fakirinki de aynı ekmeği yer aynı topun peşinde koşardı.
-Yardıma ihtiyacı olanlar utanır isteyemezlerdi ama, yardım edecekler yardımlarını reklam malzemesi yapmazlardı.
-Sosyal imkanlar yoktu ama, mahallede bir televizyon başında 3-5 ev çıkarsız ve samimi şekilde toplanır, kimse kimseden bir menfaat beklemezdi.
-Okullarda siyah, sadece siyah önlükler vardı ama, öğretmenlerine saygılı çocuklar ile anne ve babaları vardı.
-Çok kaliteli yardımcı kitaplar yoktu ama, Bir kitapla tüm kardeşlerin okutulabildiği başarılı bir eğitim sistemi vardı.
-Doktor çok azdı ama, doktorlarla hastalar arasındaki diyalog hiçbir zaman haddini aşmazdı. Hasta yakınları sağlık görevlisi dövmek için hastane basmazlardı.
-Akıllı telefonlar yoktu ama, nerede nasıl buluşacaklarını belirleyebilen sözlerinin eri insanlar vardı.
Kısacası imkanlar bu kadar yoktu ama olan imkanları da herkes eşit kullanırdı.
2000’li yıllar sonrasında bizler her şeye çok kolay ulaştığımız için ulaştığımız hiç ama hiçbir şeyin kıymeti kalmadı.
Teknoloji ile birlikte dünya avcumuzun içine girecek kadar küçülürken insani değerler de mikroskopla bile görünemeyecek kadar kayboldu.
Esnaflarımızı, sanatkarımızı fırsatçılıkla
Doktorlarımızı, Öğretmenlerimizi, Çiftçilerimiz ile daha pek çok devlet memurlarımız ile işçilerimizi, nankörlükle
Anne ve babalarımızı, cahillikle suçlar olduk.
Geriye dönüp baktığımızda bırakın yıllar öncesini daha bir gün önce ilendiğimiz günümüzü arar olduk.
Şimdi artık toplum olarak kırılmaya başlayan değerlerimizi dönüp 2000’li yıllara girdiğimiz dönemde bıraktığımız o tozlu sandıklardan çıkartıp bu çocuklara, bu gençlere geçmişi kötülemek yerine bizi biz yapan değerlerimizi gelecek nesillere aktarmak gibi her birimizin önemli bir görevi var. Bugün dünü arıyoruz ama böyle giderse 3 yıl sonra 3 dakika öncesini bile arar duruma geleceğiz.
Özetle bu yazıyı dün yazdım. Belki bugün yazsam çok daha ağır olurdu…
Yorum Yazın