6 Şubat 2023 bu tarihin ne anlama geldiğini deprem bölgesi haricindekiler ile o bölgede çalışan arama kurtarma ekipleri dışındakilerin çok ama çok büyük bir bölümü unuttu bile.
Çünkü ülkemizde ne yazık ki gündem o kadar çabuk değişiyor ki on binlerce insanın hayatını kaybettiği felaketler, yüz binlercesinin uğradığı katliamlar bir sanatçının gündelik yaşamı ile, bir futbolcunun arkadaşından arakladığı sevgilisini bir başka kişinin araklaması ile ya da bir siyasetçinin kırdığı pot ile bir anda unutuluyor.
Bunu hatırlatmak için felaket kadar felaket sonrası ve öncesi alınmayan önlemlerin hiç ama hiç ortaya dökülemediği uyduruk anma programları ile bir gece anılıp sonra insanlar acılarıyla, yaşadıkları sıkıntılar ile o bölgelerde yaşamlarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Buna da şükür ya bu acıları hiç hatırlamamak için programlar yapmasalar o zaman bu acıları Türk halkı sadece 5 dakikalığına haber bültenlerinde nasıl göreceklerdi ki?
Kısacası bizler zaman aralıkları ile tekrarlanan yeri ve zamanı değişik felaketlere karşı tek aldığımız tedbir ne yazık ki “DERS ÇIKARTMAK”
Dünyanın başka bir yerinde hatalarından bu kadar çok ders çıkartıp sürekli aynı hataları yaşayan başka bir millet var mı? diye zaman, zaman kendime soruyorum.
***
6 Şubat tarihinde Aksaray’dan önce Kahramanmaraş ardından da Elbistan’a gönderilen ekip içerisinde günlerce arkadaşlarımla, Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen yüzlerce gönüllü ile çalıştık. Herkes kendisine verilen görevi harfiyen yerine getirirken bende onlardan farklı olarak benzeri felaketlerde illerde nelerin hazır olması gerektiğini de gözlemleyerek notlarımı aldım.
Elbistan’da yaşanan sıkıntıların Allah göstermesin ama benzerini Aksaray’ın yaşaması durumunda o sorunların burada olmaması için gerekli yerlerde bazen sorulması durumunda, bazen de zorla birilerine anlatmaya çalıştım.
Ne yazık ki aradan geçen zamana rağmen bu konuda Aksaray’da bir karıncanın tek adımı kadar bile yol alınamadı.
Bunun sebebini sorduklarım ise “Aksaray deprem bölgesi değil korkmayın” cevabını yapıştırıverdiler.
Onlara “Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem 11 ili yıktı, Aksaray’da bile Cami, okul gibi yerlerin ağır hasar alarak yıktırılmalarına neden oldu. Ayrıca son deprem risk haritasında en azından Aksaray çevrelerinde de risk var” dediğimde ise sadece “Korkmayın bir şey olmaz” cevabını aldım.
Allah sizlerden razı olsun en azından sayenizde korkularımı yendim. Çok bilimsel bir açıklama ile yaptığınız açıklamaları görünce “Liyakatin” önemini bir defa daha anlarken bizlerin bu güne kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçte de felaketlerin ardından sade ve sadece hatalardan ders çıkartmak dışında bir tedbir almayacağımızı anladım.
***
-Riskli binaların tespiti için TV ekranlarında birilerinin, Aksaray’da deprem olacak demesi mi gerekiyor?
-Deprem toplanma alanlarının yerinin belirlenmesi ve gerekli eğitimlerin verilmesi için ayda bir defa sallanmamız mı gerekiyor?
-Konteyner alanlarının tespitleri ve altyapılarının hazır hale getirilmesi için büyük bir yıkımın olması mı gerekiyor?
-Kısacası Aksaray’da tedbir almak için depremin Aksaray’da ne zaman olacağının açıklanması mı gerekiyor?
-Konya’da, Kayseri’de, Adana’da hatta ve hatta Hasan dağının öbür tarafında oluşabilecek bir depremin Aksaray’a etkisi olmayacak mı?
-6 Şubat tarihinde Maraş dışında olan illerdeki yıkılan binaları yüzlerce kilometre uzaktaki depremler yıkmadı mı?
Şimdi çok kıymetli idarecilerimize soruyorum; Aksaray’da zemini riskli ve yapısı riskli binaların tespiti için 6 Şubat 2023 tarihinden bu güne kadar ne yaptınız?
Kısacası, ülkemizdeki en kolay iş kamu kurumlarında idareci olmak. Her felaket ardından “Gerekli dersleri çıkarttık” açıklaması konu kapanıveriyor.
Mesela;
17 Ağustos 1999’da hatalarımızdan ders çıkartmıştık,
12 Kasım 1999’da da hatalarımızdan ders çıkarttık,
23 Ekim 2011’de de hatalarımızdan ders çıkarttık,
24 Ocak 2020’de de hatalarımızdan ders çıkarttık,
30 Ekim 2020’de de hatalarımızdan ders çıkarttık,
6 Şubat 2023’te de hatalarımızdan ders çıkarttık,
Bu kadar derse rağmen gerekli sınavı ile başarılı veremiyorsak hep derslerde notları eksik alıyoruz demektir. İnşallah yeni bir ders daha almak zorunda kalmayız.
Bende son cümle olarak bana konuşulan bilimsel verileri sizlere aktarayım; “Allah esirgesin, inşallah olmaz”…
Yorum Yazın