Tarihi yüz yıllar öncesine dayanan Salihler, Evliyalar şehri Aksaray.
Bu şehir yüz yıllardır Osmanlı imparatorluğu döneminde de, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da yatırım ve gelişmelerden ne kadar pay almış?
Bunun için bu şehrin Salih insanları (Ağızları laf yapan, okumuş, önder özelliği olan, zadeleri) ta o zamandan bu güne kadar bu şehrin gelişmesi veya yatırım alması için neler yapmışlar, neler istemişler.
Örneğin bugün her fırsatta herkesin ağzına doladığı demiryolu konusunda tüm Türkiye Demirağlarla donatılırken bizim ağalar ne iş yapmışlar.
Zade olarak, kanaat önderi olarak ne türden çabalar göstermişler? Neler istemişler? Demirağlardan mahrum kalan bu şehre neleri kazandırmışlar? Neler kaybedilmiş?
Bunu konuşabilen de, sorgulayabilen de ne yazık ki yok. Her dönemde zadelerimiz siyasette, ticarette, sohbetlerde başköşede söz sahibi olmalarına karşılık suç hep Ankara’nın, suç hep siyasi parti liderlerinin, suç ya sağcıların ya da solcuların olmuş.
Aksaray’da insanlarımız ne yazık ki ta o zamandan beri neyi, nasıl isteyeceklerini kısacası ne isteyeceklerini hiçbir zaman bilmemişler.
Zadelerimiz beyaz yakalı devirlerinin sürmesini, isterken geri kalan esnafı, çiftçisi, işçisi ise sadece “Bize seçeceğimiz kişileri işaret edin” yeter demişler.
Birilerinin devri devam etsin diye Cumhuriyetin ilk yıllarında ne yazık ki Azmi Milli haricinde tüm yatırımlardan özellikle de demiryolu ağının dışında bırakılmışız. Konumuna rağmen demiryolu yatırımına halen kavuşamayan Aksaray istenmese de daha önce E-5 sonrasında E-90 karayolu adı verilen uluslararası karayolu sayesinde gelişimi istenmese de bir şekilde kendi başına ilerlerken gelinen noktada artık o özelliğini de kaybetti. Emek sahibi olan herkese bir Aksaraylı olarak teşekkür ediyorum. Her birinden Allah binlerce kez razı olsun.
Nihayetinde özümüze döndük. Neyi, nasıl isteyeceğini yıllardır bilmeyen halkımızı geziyor, neler istediklerini ve beklediklerini soruyorum.
Her birinin ağzından ezber cümleler dökülüyor, havalimanı ve demiryolu.
Başka diyorsunuz gerisi yok.
Mahalleleri gezen başkan soruyor; “Ne istiyorsunuz?”
Cevap: “Bizim kapının önüne bir kasis yapın çocuklar yolda oynuyor”
Köyleri gezen siyasetçi soruyor; “Ne eksik?”
Cevap: “Çocuk parkımız yok?”
Gazetecilere soruluyor; “Sıkıntı var mı?”
Cevap: “Şehir sağlığınıza duacı”
Bu örnekler çoğaltılabilir ama gerek duymuyorum bunu siz değerli hemşerilerim de yapabilirler.
Kısacası bu Salihler şehrinde yüz yıllardır isteme işi hep beyaz yakalılara kaldığı için alt tabaka olarak kabul edilen ve sadece seçimlerde oy verene kadar değeri olan halkımız neyi, nasıl isteyeceğini bilmiyor. Kapısına yapılan kasisi, mahalle arasına dikilen tatlı su çeşmesini, çocuk parkındaki kaydırağı, gıda yardımını istiyor. Bunları alabiliyorsa da “İstedik, aldık” diyebiliyor.
Ama bu beyaz yakalılar öyle mi?
Bunlar geçmişten gelen kültürleri ile konuşurken bile ağır abi havası ile cümlelere başlıyorlar.
İmar durumlarını, OSB’nin genişleme alanlarını, devlet yatırımlarının bölgelerini, kısaca devirlerinin sürmesi için şehir için hiçbir şey istemezken kendileri için her şeyi istemeyi biliyorlar.
O Yüzden Aksaray’da hep dilinize doladığınız havalimanı ve demiryolu hayalin ötesine geçmiyor.
---
-Cumhuriyetin ilk yıllarındaki demiryolu haritasına bir de güncel demiryolu haritasına bakarsanız demiryolu ağının son yüz yıldır Aksaray’ın çevresinden gezdirildiğini görürsünüz.
-Son 50 yıllık havalimanı haritalarına bakarsanız nerelere ne yatırımlar yapıldığını ve yapılmaya devam edilmesine karşılık Aksaray’ın utanç bölgesi olan yapıldıktan sonra vazgeçilen ve Nevşehir’e verilen havalimanı bölgesini görürsünüz.
-Yanı başımızdaki iller ile Güneydoğu Anadolu bölgesine yapılan tarımsal su yatırımlarına baktığınızda Aksaray’ın tarımsal su konusunda Türkiye’nin üvey evladı olduğunu da görürsünüz.
-Turizm konusunda Kapadokya’nın giriş kapısı olmasına rağmen yıllardır atılmayan adımları ve değerlendirilemeyen potansiyeli de çevrenize bakarsanız görürsünüz.
Kısacası bizler halk olarak yıllardır, “Ne istiyorsunuz, eksiğiniz ne” diyen siyasetçilere, bürokratlara;
-“Boyunuza kurban oluruz, bizim sokağın bir başına, bir ortasına, bir de sonuna kasis yapın çocuklar yolda oynuyor” demeyi bırakmadıkça.
-“Bizim sokağa bir tatlı su çeşmesi yapın, ne olur diğer sokak biraz uzak oluyor” demeyi bırakmadıkça.
-“Bizim çocuğa bir iş bulun sizden başka bir şey istemiyorum” demeyi bırakmadıkça.
Kısacası Yardımlar veya gıda kolileri peşinde koşmayı bırakmadıkça bir yüz yıl daha yatırımlar lanetli gibi Aksaray’ın ortasına düşmeden çevresinde dolanır durur.
Beyaz yakalı zadeler zenginliklerinin devamı için şahsi isteklerini sıralayıp onları bir şekilde koparır, sizler ve bizler de helal olsun adamlara ya
Nevşehir’i gördünüz mü?
Kırşehir’i gördünüz mü?
Niğde’yi gördünüz mü?
Konya’yı gördünüz mü?
Kayseri’yi gördünüz mü?
Sorularını sorarak “Adamlar ne çalışmış be, helal olsun valla” cümlelerini çook dinleriz…
Yorum Yazın