Aksaray Türkiye’nin en hızlı büyüyen illerinden birisi durumundayken ildeki meslek örgütleri de şehirle paralel şekilde büyüyor. Bu büyümeden son yıllarda basın camiası paralel büyümenin aksine en az 3 kat büyüdü. Şehrin her yeri gazeteci doldu. Şu anda Aksaray’da yüzde 90’ı sahte olmak üzere yüzlerce basın kartı bulunan araç var.
Basın kartları Cumhurbaşkanlığı İletişim Dairesi tarafından belli denetimler ve kriterler gözden geçirilerek ve belli bir süre mesleki çalışma ile verilirken bu yüzlerce basın kartının nerelerden kimler tarafından verildiği bu şehirde hiçbir zaman sorgulanmadı.
Bir defa gazetecilerin şikâyeti sonrası bir kişiye sahte basın kartından işlem yapılırken diğerleri görmezden gelindi.
Hal böyle olunca sadece basın kartı ile otoparkçıları kandırmaya çalışanları görenler “Burası iyi, bunlar Vali, Belediye başkanı, Milletvekili, daire müdürleri, STK başkanlarına rahat rahat ulaşıyor” diyerek canı sıkılan “GAZETECİ, DUAYEN GAZETECİ, BASIN MENSUBU” gibi sıfatlarla ortaya çıkmaya başladılar.
Annesinden 200 lira alan çocuklar bile haber sitesi kurarak duayen gazeteci olarak mesleğe girme hakkına kavuştu. Bu yaşanan gelişmelerin ardından Aksaray tam anlamıyla bir GAZETECİLER, DUAYEN GAZETECİLER ve BASIN MENSUPLARI çöplüğü haline geldi.
Bu durumu eleştiren gazetecilere hemen birileri “Sen yokken biz vardık. Gittik geri geldik.” Diyerek tepki göstererek gazetecilerin neden şikâyetçi olduğunu bile merak etmezken ildeki özde ve sözde gazeteci sayısı bugünlerde 1000’li rakamlara kadar gidiyor.
12 veya 13 cemiyet ile belki de dünyanın en önemli şehirlerinin başındayız. Canı isteyen herkes bir cemiyet kurarak bir anda DUAYEN GAZETECİLİKTEN, DUAYEN BAŞKANLIĞA terfi ediyor. Bu sayede ilde gerçekleşen organizasyonlarda protokolde kendisine yer bile arıyor. Gazeteciler günü etkinliklerinde artık protokole sandalye sığmadığından başkanları da gazetecilerin arasında oturmak zorunda kalıyorlar.
***
Bu durum şehir genelinde gazetecilerden şikâyeti artırdı.
Şikâyet konusu olacak kişiler gerçek gazeteci olmasalar da GAZETECİ ismi ildeki basına olan güvenin tamamen yok etmek üzere.
Şaşırtıcı şekilde bu durumdan ildeki hiçbir kurum ve kuruluş veya siyaset şikâyetçi değil.
Sadece bu sözde gazetecilerden dolayı mağduriyet yaşamış olan vatandaşlar ile gazeteciler şikâyetçi.
Yıllardır yani bu sayı yukarıda yazdığım 1000’li değil de 10’lu rakamlardayken uğraşmamıza rağmen bu ilde bu sahtekârlığı önlemek adında hiçbir kurum ve kuruluş duruma el atmadı.
Sahte kart ile insanları kandırmaya çalışanları herkes görmezden geldi.
İçerisinde bulunduğumuz bu süreçte yaşanan haksızlık ve mağduriyetlerden gelen şikâyetler üzerine tedbir alacak, denetleyecek olanlar “YA GAZETECİ DEĞİL Mİ? HEPSİ AYNI” diyerek işin içerisinden çıkmaya çalışıyorlar. Ya da biz öyle sanıyoruz.
Belki de; Bu şehri yöneten, güvenliğinden ve idaresinden sorumlu olanlar ile hizmet getirmek için il dışına yollanan kıymetli büyüklerimiz gazetecilik mesleğinin içerisinde bulunduğu bu durumdan şikâyetçi değildirler.
Bu sayede kimse onlarla ilgili yazılar yazmazken yazabilenlerin de kalemleri basın camiasının içerisinde bulunduğu durum ve güvenilirliğini kaybetmesinden dolayı sıkıntı yaşamıyorlar.
Yaşanan sıkıntılarda veya yazılarda “YA BUNLARIN HEPSİ AYNI” denilerek basını yok etmenin bambaşka bir yolunu bulmuş Aksaray’ım.
Bu örnek hemen ülke genelinde uygulanmalı ve diğer siyasiler, bürokratlar ve idareciler de aynı refaha kavuşturulmalı.
Kısacası gerçek veya sahte gazetecilerden sözde herkes şikâyetçiyken sorunu bitirmek için hamle yapan bir kişi bile yok. Bu durum bana ve birkaç meslektaşıma çok ilginç gelirken şehrin gerisine normal geliyor.
Yorum Yazın