81 İl içerisinde en genç illerden bir tanesi olan Aksaray 1989 yılında il olduktan sonra konumunun avantajı ile il olan şehirlerarasında gelişimde ilk sırada yer alırken eski illerden birçoğunu da geride bıraktı.
Bu büyüme başarısına herkes sahip çıkarken kimseler kaybedilenlere bir gün olsun sahip çıkmadı. Aradan geçen yıllar boyunca çevre iller birçok alanda eksikliklerini gidermek için çaba sarf ederken nihayetinde büyüme ve yatırımlarımızın ana sebebi olan yol avantajımızı da nihayet kaybettik.
Yol medeniyettir söylemi ile başlayan yolculuk sonunda Doğu-Batı yolunun başka illere kaydırılmasını hep beraber izlerken açılışta da yapılan yolla ilgili gurur duyanlarımız bile olmuştur.
Bu yolun yapımını engelleme şansımız olmadığından bizimde kaybedeceğimiz bu avantajı başka türlü gidermemiz ve Türkiye’nin en hızlı ilerleyen OSB’lerden birisine sahip olarak Mersin limanına inmemin yolunu aramamız gerekirken 80 kilometrelik demiryolu hattı her dönem değişik engeller ile karşılaştı ve nihayetinde de dönem, dönem bizlerde elimize ulaşan açıklamaları siz değerli okurlarımıza iletmekten başka bir şeye ulaşamıyoruz.
Otoyolun açılışında dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanının “Demiryolu yapılsa uzaya yol isterler” lafı hafızalarımızda tatlı bir anı olarak kalmışken (O Gün orada Aksaraylı hemşerilerim ve Bürokratlarımızda dahil bu tatlı espriye herkes kahkahalar ile gülmüştü) elimizden giden ve 1989 sonrası gelişimin ana sebebi, OSB yatırımlarının ilk nedeni olan E-90 karayolu da artık otoyol ile birlikte eski cazibesini kaybetti.
Bu cazibenin kaybettirilmesi için deyim yerindeyse otoyolun kullanılması için seferber olundu. EDS sistemleri, hız sınırlamaları, sıkı yol denetimleri gibi “tedbir” adını koydukları uygulamalar ile araçların hiçbir denetimin olmadığı otoyola sevk edilmesi sağlandı.
Allah sebep olanlardan razı olsun olmasına da şimdi bu şehirden alınanların karşılığında bir şeyler alalım da bu süreçte “Ankara Aksaray’ın Türkiye’nin bir parçası olduğunu biliyor” diyebilelim.
Hep söylemişimdir 230 kilometre uzaklık ile sadece bu dönemde değil her dönemde Aksaray Ankara’ya Hakkari’den de, Edirne’den de uzak bir şehir olmuştur.
Şimdi yolumuzun karşılığı olarak tasarruf, milli projeler veya değişik bahaneler olmadan ülke bütçesine ve yatırımlara bakıldığında devede kulak bile olmayacak Ulukışla çakmak hattı ile OSB’yi bağlayalım, Olmayan Devlet Hastanemizi yaptıralım, Tarım ve Hayvancılık kenti olan Aksaray’a bir an evvel su getirelim, Turizm yatırımları konusunda hazır projelerin hayata geçirilmesini sağlayalım.
Kısacası Aksaray için çalışmayı köy, kasaba gezmek, sosyal medya ekipleri ile fenomen olmak olarak kullanmak yerine bu şehrin sorunları için Ankara’da ki vekillerle çalışalım.
***
-Okullarda sıkıntı çok ama il müdürü protokol dışında ortada yok,
-Sağlıkta sıkıntının çok büyük olduğunu bilmeyen yok ama il sağlık müdürü ortada yok,
-Tarım ve hayvancılıkta her yıl bir önceki yılı arıyor ama il müdürlüğüne göre hiçbir sıkıntı yok,
-AFAD’ın sadece depremler için kurulduğunu sanan il müdürüne göre Aksaray’da AFAD’a bile gerek yok,
-STK’larımıza göre Aksaray’ın hiçbir sorunu yok,
-İdari bürokratlarımıza göre Aksaray’da herkes mutlu ve huzurlu şehirde kimsenin derdi yok,
-Emniyete göre Aksaray’da asayiş ve trafik sorunu yok,
-Aksaray’ın 48 mahalle muhtarının mahalleleri ile ilgili hiçbir talepleri yok,
-İş dünyasının, OSB’de arsa kapatmaktan başka bir derdi yok,
-Gazetecilerin idareciler ile fotoğraf vermek ve kendi içlerinde birbirlerinin kuyusunu kazmaktan başka dertleri yok,
-Seçilmiş belediye başkanlarının tasarruf tedbirlerini bahane etmekten dışında ikinci bir bahaneleri veya seçildikleri yerler için bir çabaları yok,
Daha çok yazarız ama kısaca özetlersek sanırım Ankara’nın Aksaray’ın beklentilerinden haberi yok.
Burada en kolayı suçu Ankara’daki temsilcilerimize atmak olur ama, o kadar kolaycı olmayacağım; Sorun bu şehre emekli yaşantısı ile gelen bürokratlarda, seçilmiş yerel yönetimlerde, muhtarlarda, gazetecilerde, derdini anlatmayı beceremeyen hemşerilerimde, iş insanlarında, STK’larda.
Kısaca sorun Ankara’da değil Aksaray’ın tam ortasında.
Çünkü Ankara’ya göre Aksaray Türkiye’nin en sorunsuz şehri.
En kolayı suçu Ankara’dakilere atmak değil mi?
Ankara’ya proje için giden, bu projesinde ısrar eden, bu şehre bir şeyler yapmaya çalışan kaç kişi çıkar bilmiyorum ama Ankara’ya gidip poz verenlerin;
-Siyasi olarak birbirlerinin ayağını kaydırmak,
-İyi bir yere atanmak,
-Yakınları için torpil istemek,
-Vekillerle fotoğraf çektirip hısım akrabaya etiket yapmak,
Yani birilerinin ayağını kaydırmak veya birilerini bir yerlere getirmek için gittiklerini Aksaray için gidenlerin sayısının da bir elin parmağını geçmediğini çok ama çok iyi biliyorum.
Yorum Yazın