© Aksaray 68 Haber 2021

Ertürk “Kıyak Üzerine Kıyak”

Aksaray Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Ali Abbas Ertürk 15 Temmuz sürecinde Aksaray’da bazı şirketlere atanan kayyumların hukuka aykırı işlemler yaptığı iddiasında bulunarak şirketlerin başında bulunan kayyumlar hakkında inceleme başlatılması gerektiğini söyledi.

Aksaray’ın Yenikent beldesinde bulunan ve Yavuzlar Şirketi’ne ait olan bazı arazilerin 15 Temmuz sürecinde TMSF tarafından atanan kayyumlarca yönetildiğini ve bu alanların değerinden oldukça az bedellere milletvekili yakınlarına kiraya verildiğini, şirket sahibinin beraat ettiği halde malının kullanımına izin verilmediğini, Tolgahan Mühendisliğe kıyak geçildiğini iddia eden CHP Aksaray İl Başkanı Ali Abbas Ertürk, kayyumlara ve haksız kazanç sağlayan kişilere karşı hukuk mücadelesi verecekleri vurgusunu yaptı.

 

Kayyumların yönetimindeki araziler ile ilgili basın açıklaması yapan CHP İl Başkanı Ali Abbas Ertürk, söz konusu arazilerin kayyum süreci ve maddi konularla ilgili açıklamalar yaparak yetkililerin ballı kıyağı kime yaptığını sordu. Ertürk yaptığı açıklamada; “Muharrem ayının alevi kardeşlerim başta olmak tüm kardeşlerimize mübarek olmasını diliyorum. Muharrem ayında cemevlerine yapılan saldırıları şiddetle kınıyorum. Bunların büyük bir provokasyon olduğu ortada. Buna sokaktaki vatandaş provokasyon diyor, devleti yönetenlerde provokasyon diyor. Madem provokasyonsa sorumlularını bulun o zaman. Ülke genelinde böyle tehlikeli oyunlara kimsenin müsaade etmemesi gerekiyor. Bu konuda İçişleri Bakanlığı’nı göreve davet ediyoruz. Alevi yurttaşlarımızın geniş hoşgörüsü ile bu provokasyonu da atlatacağına inanıyorum.

 

Basın açıklaması konumuza geçecek olursak, meşhur ağa ve çoban hikâyesiyle başlamak istiyorum. Ağanın bir tanesi 100 tane koyununu bir çobana emanet ediyor ve uzun bir seyahate gidiyor. Döndüğü zaman çobanı çağırayım da koyunların durumuna bakalım diyor. Bir sofra hazırlatıyor. Çoban yemeğe elinde bir deriyle geliyor. Ağa çobanı oturtuyor ve koyunların durumunu soruyor. Bizim 100 koyun 200 oldu mu diyen ağaya çoban cevap veriyor; yağmur yağdı, gök çatladı 72’sinin ödü patladı, önden gitti baş toklu arkadan gitti beş toklu, onunu sattım kasaba onunu da katma hesaba, kurt kaptı birisini getirdim birinin derisini diyor. Ağa şaşkınlıktan cevap veremiyor. Çobanda ağaya koyunlarını baktığı için bedelini ödersin ağanın eli tutulmaz diyor. Ağa bu duruma çok sinirleniyor ve sofrada duran yoğurt kâsesini çobanın suratına fırlatınca yüzü bembeyaz olan çoban Allah’ım çok şükür bu hesabın içinden de Alnımın akıyla çıktım diyor. Tam da bu hikâyeye benzer bir hikâyeyi paylaşacağız. Türkiye’de 15 Temmuz hain darbe girişimi süreci yaşandı. Bu darbe girişiminden sonra meydanlar günlerce doldu. Vatansever vatandaşlarımızın günlerce meydanlarda nöbet tuttu. Bir de en önde bulunan siyasetçiler oldu. Biz 15 Temmuz’a karşı gerçekten de vatan sevgilerini çok takdir ettik. Ancak şimdi bu vatan sevgisinin altında ne yattığını belgesi ve bilgisiyle açıklıyoruz. 15 Temmuz’dan sonra birçok şirkete el konuldu, kayyumlar atandı. Daha sonra da 2016 yılında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bu yerel kayyumlar TMSF’ye devredildi ve tüm şirketleri TMSF eli ile atananlar yönetti. Aksaray’da da bir ailenin 3 şirketine el konulmuştu. Elimde bulunan 2 sözleşmede Aksaray ili Yenikent kasabası 1168, 1169, 1163 numaralı parsellerde 611 bin 900 dönüm arazi ihale yapılmadan TMSF’nin atadığı kayyumlar eliyle kiralanıyor. Sulu tarım yapılabilen ve üzerinde sulama sistemleri bulunan bir araziden bahsediyoruz. Bu araziler aylık 7 bin 415 liraya KDV dâhil 8 bin 750 liraya kiralanıyor. Bu 612 dönümlük alanın ekipmanlar hariç yaklaşık piyasa değeri 25 milyon değerinde. Bu arazinin de aylık kirası 7 bin 415 lira değerinde. İkinci sözleşmede ise Yenikent kasabasında bin 327, bin 130, 3 bin 299 ve bin 328 numaralı 4 parselin 247 bin dönüm arazisi bulunuyor. 400 büyükbaş barındıran 5 bin metrekare çiftliği var. İki milyon değerinde traktör, diğer traktör 130 bin lira değerinde, Fransız tipi balya makinesi 120 bin lira değerinde, Amerikan tipi mini yükleyici 60 bin dolar değerinde gibi ekip ve ekipmanı ile yaklaşık 20 milyon değerinde bir çiftlik, 8,3 milyon değerinde de bir arazisi bulunuyor. Bunun kirası da aylık KDV hariç 8 bin 474 lira. Bu bedeller mal sahibinin de iddia ettiği gibi bu iki yerdeki kiralar onda bir gibi değerin altına kiraya verilmiş. Görüldüğü gibi 859 dönüm gibi bir arazi, 10 milyondan fazla ekipman, besi çiftliği olmak üzere yaklaşık piyasa değeri 55 milyon lira olan bir işletmenin aylık iki sözleşmedeki toplam kirası 15 bin 889 lira. Kafeler caddesine baktığımızda 150 metrekare bir dükkanın aylık kirasının 30-35 bin lira olduğunu söylersek bu ballı kıyağın nasıl olduğunu herhâlde herkes anlamıştır. Bunu yapan kişi vatandaşların malını emanet ettiği kayyumlar. Peki kim bu ballı göbekli kiracı? Bu kişi daha önceki basın açıklamalarımızda da ismine tanıdık olduğumuz Tolgahan Mühendislik karşımıza çıkıyor. Tolgahan Mühendisliğin sicil kaydına baktık imza sorumlusu olarak eski AK Parti İl Yöneticisi, sayın grup başkanvekili ve milletvekilinin danışmanı sıfatıyla Alparslan Öztürk karşımıza çıkıyor. Aynı kardeşler burada da karşımıza çıkıyor. Bu arkadaşlarımız tabi ki bir çiftlik ihalesine girebilir. Değerini ve bedelini kamuyu zarara uğratmayacak şekilde ödediği zaman ihaleye girmek her Türk vatandaşının hakkıdır” ifadelerini kullandı.

 

“Kayyumda hukuk skandalı”

 

Yenikent’teki Yavuzlar Şirketi’ne ait arazilerin ihale sürecinden ve sonraki gelişmelerden bahseden CHP İl Başkanı Ali Abbas Ertürk, kayyumların hukukta skandala imza attığını ifade etti. Kayyumlar tarafından yapılan işlemlerin usulsüzlüğü noktasında iddialarını sürdüren Ertürk, “Tolgahan Mühendislik adına yapılan kıyağın hesabını ilgililere soracağız” dedi. Kayyumlar üzerinden Milletvekili İlknur İnceöz’e yüklenen Aksaray CHP İl Ali Abbas Ertürk açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi; “İhalede her şey usulüne uygun yapılmış mı o konuya değinmek istiyorum. Bir teklif veya ihale usulü değil adrese teslim bir sözleşme yapılmış. Tolgahan Mühendislik davet edilmiş ve bu kiralama yöntemi buna yapılmış. Gelelim usulsüzlükteki ikinci noktaya; her iki sözleşmede de Tolgahan Mühendislik taahhütte bulunuyor diyor ki, bu ihaleye karşılık ben Eşmekaya’da 337 ada 4 numaralı parseldeki arazimi ipotek vereceğim diyor. Bu sözleşmenin bir koşulu. Aradan geçiyor 3 buçuk yıl hala ipotek verilen arazinin üzerinde ipotek görünmüyor. TMSF’nin kayyum heyetinde hukukçular bulunuyor. Hukukçu kayyum heyeti sözleşmenin bir şartı yerine gelmediği zaman o sözleşmenin fesih olacağını bilmeyecek kadar hukuki bilgiden yoksun musunuz, yoksa kiracının nüfuzu sizi bu sözleşmeyi fesih etmekten alımı koyuyor? Kamuoyu bu sorunun cevabını bekliyor. Kayyum heyeti bu soruya cevap vermek zorundadır. Bir diğer konu da sözleşmede yazan her yıl kira artışı ÜFE oranında yapılacaktır maddesidir. Pandemi gerekçesiyle 3 yıl boyunca kira artışı da yapılmıyor. Pandemi döneminde perişan olan esnafa gösterilmeyen merhamet bu iki girişimci kardeşe kayyum üyeleri merhamet gösteriyor. Esnafa sağlanmayan avantaj iki ballı göbekli kardeşe sağlanıyor. Kira bedeli düşük artış yapılmamış diyoruz ama zaten adamlar taahhüt edilen bedelin bile bir kısmını ödememiş. Bu bedava olan kiranın da bir kısmını ödememişler.

 

Kıyağın hepsi bu kadar değil. Kiracı bu iki arazi için yaklaşık 190 bin lira kira taahhüt ediyor, bunun zaten 115 bin lirasını devletten mazot ve gübre desteği olarak alıyor. 55 milyonluk arazi 75 bin liraya kiralanıyor. Bu araziden yaklaşık 1,7 ton yonca verimi çıkar. 2,5 liradan çarparsak yılda 4 milyon 250 lira gibi bir rakam yapar. 3 yıl dersek 12 milyon 750 yapar. Bunun 4-4 buçuk milyonunu masrafa çıkarsak yıllık 75 bin liralık araziden üç yılda 8 buçuk milyon değerinde yoncadan avantaj sağlıyor. Ayrıca bir duyuma göre hazineye ait 80 dönümlük bir araziyi de ekip biçtiği söyleniyor. Oradan da destek alıyor mu onu bilmiyorum. Günahlarını almayım, günahları çok büyük çünkü.

 

Bitti mi bitmedi. Avantajlar devam ediyor. Sözleşmeye ek protokolle bir madde ekleniyor. Deniliyor ki bu araziler ve çiftlik satışa çıkarıldığı zaman öncelik satın alma hakkı Tolgahan Hayvancılık Şirketi adına deniliyor. Asıl filmde bundan sonra başlıyor. Satıştaki öncelik hakkının Tolgahan Hayvancılığa tanınmasından sonra kayyum heyeti mahkemeye yazı yazıyor, burayı satışa çıkaracağız diye mahkeme cevap yazıyor; sen emanetçisin, mahkeme süreci tamamlanmadan sen nasıl bunu satışa çıkarırsın diye. Mahkeme satışa izin vermiyor. Defalarca yazılıyor mahkemeye ama satışa izin verilmiyor. Ali Cengiz oyunu da işte bu aşamadan sonra başlıyor. Bu kayyumlar bildiğiniz gibi birçok şirketi yönetiyor. Bu Tolgahan Hayvancılığa kiralanan Yavuzlar şirketini icra yoluyla satış yoluna gidilecek. Kayyum heyeti yönettiği başka bir şirketten Yavuzlar’a borç veriyor. Gene kendi yönettiği Yavuzlar şirketi bu borcu o firmaya ödemiyor. Daha sonra Yavuzlar Şirketi’ne aynı kişi icra takibi başlatıyor. Yani sülün Osman duysa mezarında ters döner, şeytan duysa kafasını taşlara vururdu bunu ben nasıl düşünemedim diye. Tabloda baktığımızda da borç veren aynı kişi, alan aynı kişi, borcunu ödemeyen aynı kişi, borcunu ödemediği için kendisini icraya veren aynı kişi, icra takip işlerini yöneten de aynı kişi. Bu işlemlerin tamamını Ankara 2 Numarasına kayıtlı bir hukukçu yapıyor. Bu bir hukuk skandalıdır. Bu kayyum avukatı hakkında derhal soruşturma başlatılmalı, avukatlık lisansı iptal edilmelidir. Daha sonra tam bu aşamada mahkemeden bir karar çıkıyor; mahkemede yargı süreci kesinleşiyor ve bu mallarını kayyuma devreden şirket, vatandaş beraat ediyor. Mahkeme kararı ile suçsuz bulunuyor ve mallarının iadesine diye mahkeme kararı çıkıyor. Bundan sonra hepimizi hayretlere düşüren bir işgal başlıyor. Burada 30 Marttaki karar ile malların bir tanesini kayyum heyeti mal sahibine iade ediyor. 612 dönüm olan araziyi geri teslim etmiyor. Mal sahibi mahkeme kararım var diyor ama veremeyiz diyorlar. Bir milletvekilinin kontrolündeki 2 iş adamı görünümlü arkadaşımız 4 aydır işgalci konumunda vatandaşın malına tecavüzde bulunuyorlar. AK Parti Eski Grup Başkanvekili İlknur hanımın kontrolündeki bu şahıslar vatandaşın malını işgal ediyor. Vatandaş gidip oradan sulama borusunu alıyor jandarma alamazsınız diyor. Benim malım, suç işliyorsam tutanak tut diyor tutanakta tutamayız ama alamazsınız diyorlar. İlknur Hanım, ihtirasınız yüzünden devletin masum askerine ve jandarmasına suç işletiyorsunuz. Şirket araziyi teslim alamıyor ama çiftliğin olduğu alanı teslim alıyor. Aldıktan sonra bilirkişi rapor tutsun benim kaybımı engellesin diyor. İnşaat mühendisleri, elektrik mühendisleri, iki ayrı makinecinin bilirkişi raporu tutuluyor. Bu bilirkişi raporlarında Tolgahan Hayvancılığın bu üç yılda şirketin mallarına 2 milyon 314 bin 954 lira 33 kuruş tahribat verdiği belgeleniyor. Yani bu şirket tabi ki bunlar için dava açacak. Kim ödeyecek bu parayı? TMSF ödeyecek. Kimin parası ile ödeyecek? 85 milyonun parası ile ödeyecek. Vatandaşın cebinden ödeyecek. Vicdansızlar! Vurgunu vuran siz, rantı sağlayan siz, kazancı sağlayan siz, tahribatınızı da bu milletin gariban insanları ödeyecek. Biz bu konuda defalarca gündem oluşturduk. Yaşadığımız bu güzide şehir yağmalanıyor. 430 bin kişinin hakkının 2 kişiye peşkeş çekilmesinden sadece CHP mi rahatsız? Bu sorun hepimizin geleceğini çalıyor. Kayyum heyetlerini incelemeye devam edeceğiz. Özel harcamalarının ne olduğunu zamanı gelince açıklayacağız. Yavuzlar Şirketi’nde devrolduğunda bulunan 15 milyon değerindeki 370 büyükbaş hayvanın akıbetinin ne olduğunu açıklayacağız. Ağa çoban hikâyesiyle burada karşılaşıyoruz. Şimdi birilerinin 15 Temmuz’da vatanı neden bu kadar çok sevdiğini sanırım herkes anlamıştır. Ben o dönemlerde İlknur Hanımın milliyetçi, vatansever mesajlarını okuduğum zaman tüylerim diken diken oluyordu. Hatta o her fırsatta bizi hainlikle suçlamasına rağmen ben onun mesajlarından çok etkileniyordum. Ama gördük ki İlknur Hanımın vatan toprağından anladığı başka bir şeymiş. Nazım Hikmet’in dizeleri ile İlknur Hanıma seslenmek istiyorum; vatan senin organize sanayide ev kurduğun 184 dönüm arazinse, vatan şehir merkezinde ucuza kapatıp ticari alan çevirmeye çalıştığın itfaiyenin yanındaki arazi ise, vatan senin Hilton otelinse, vatan senin Volkswagen bayinse, vatan senin TMSF’den kayyumdan emanet edilen şirketlere el koymak, çökmekse, vatan gariban esnaf ve köylü için kurulmuş Ziraat Bankası’nın, Halk Bankası’nın kaynaklarını kendine hortumlamaksa İlknur Hanım sen vatansever olmaya devam et biz vatan haini olmaya devam edelim. Bunun özellikle bilinmesini istiyorum. Bu usulsüzlüğü yapan kayyum heyeti üyelerine, bu kayyum heyetini baskı altında tutan bu iki girişimci kardeşe, onun arkasındaki siyasi iradeye sesleniyorum; bunun hesabını vereceksiniz! Bunun bedelini ödeyeceksiniz ve ant olsun ki sizi yargılatacağız İlknur Hanım. Bu yaptığınız yanınıza kalmayacak, yargılanacaksınız. Bu da benim Aksaray halkına namus sözüm olsun.” (Haber/Fotoğraf: S.O)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER