Müslümanlar için en önemli ay olan Ramazan ayının son günlerine yaklaşırken Ramazan ayının manevi atmosferi şehrimiz Aksaray’da yaşanmaya çalışılıyor.
En azından Ramazan ayı içerisinde olduğumuzu tahin kokusu, ekmek fırınlarının kapısındaki kalabalık ile trafikteki keşmekeş ve kavgalardan anlayabiliyoruz.
“Nerede o eski Ramazan’lar” edebiyatını yapmayacağım elbette.
Ama “Nerede o eski insanlar” diyeceğim.
Ramazan’ın manevi atmosferini yaşayıp ibadetlerini yapmaya çalışan hemşerimiz nedendir bilinmez zekâtlarını da sadece bu ay ile sınırlandırırlar.
Hal böyle olunca bu dönemde yardım olarak dağıtılması gereken milyarlarca lira ortaya çıkınca bu yardımlar hemen birilerinin hedefine girer.
Allah ile kul arasından hiç çıkmak istemeyen ve çoğu zaman geçimlerini bu yönde yürüten bazı çıkarcı gruplar bu süreçte milletin dağıtacağı zekâtlara da aracı olmak için kapı, kapı gezerken bu yardımlar siyasiler, bürokratlar ve daha değişik STK’ların da dikkatini çeker.
Bu sene de her seneki gibi, herkes hayırsever olmak için bedel ödeyecek olan iş insanlarını veya vatandaşların peşine düştü, bu yılda yardımlar konusunda gereğini yaparak zekât dağıtımının da içine etti.
Yardım çeklerini, nakit paraları veya gıda paketlerini alan aracılar kendilerine yakın olan insanları tek, tek tespit ederek aynı yerleri ihya ederken diğer tarafta yardımlardan bihaber 3 kuruşa geçinmeye çalışan ve yılın 365 gününü aynı besin gurubu ile geçiren yüzlerce ailenin kapıları bile çalınmadı.
Ramazan aynın başında yazdığım köşede seslenmiş ve “Aracıları ortadan kaldırarak yardımlarınızı kendiniz dağıtın” demiştim.
Ne yazık ki bu yılda işin kolayına kaçan sözde hayırseverler kafalarındaki değişik hesap ve bir taşla iki kuş vurma gibi kıvrak düşünceleri ile siyasilere, muhtarlara, STK’lara ve cemaatlere hayırlarını teslim ettiler. Bu sayede de zekât dağıtarak zekât farzını yerine getirdiler.
Toplanan zekât çekleriyle, paralarıyla ve paketleriyle ne mi oldu dersiniz;
Siyasi olarak seçilerek bu yardımları alanlar ihtiyaç sahipleri yerine kendi seçmenlerini arayıp buldu.
Muhtarların kaç tanesi bu sorumluluğa girdi bilmiyorum ama bazıları konusunda kendine oy verenlerin her türlü yardımlara ulaştığı yönünde şikâyetlerde gelmedi değil.
STK’lara gelince seçim ve böyle paralı işler döneminde ortaya çıkan ve çoğunun adresi bile olmayan bu yerler yine bu Ramazan’da da gereğini yaparak zekât sürecini tamamlayarak gözlerini kurban bayramına diktiler bile.
Son olarak ihtiyaç sahipleri yerine kendilerine yakın olan cemaat üyelerini bu Ramazan ayında da ihya eden cemaatler de üyelerini kalkındırırken yeni yardımlar dönemine kadar yeniden ortadan çekildiler.
Yani bu sene de ortada yardım için dolaşan milyarlarca liranın çok azı gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılırken geri kalanlar kimileri için seçim çalışması, kimileri için hısım akraba kayırmaca, kimileri için ise cemaat üyelerine bir lütuf oldu.
Allah her birinizin zekâtını kabul etsin.
Sonuçta bunları bile, bile buralara teslim eden, sizler de ikinci kuşu vurmak için elinize taşı bu sayede almış oldunuz.
Ne diyelim artık “Zekât” bile insanlar için bir geleceğe yönelik yatırım aracı olarak görüldüyse bizlere de Allah kabul etsin demek düşer.
Yorum Yazın