Son yıllarda ülkemiz genelinde her bir bireyin Devletin değişik birimlerinde çalışma çabası var. Bunun için de deyim yerindeyse öpülmedik el etek kalmıyor.
Nerede bir memuriyet açılsa başvurudan önce oralara yakın hısım akrabalar aranıyor ve çocukcağızların sırtlarını devlete dayamalarının tüm yolları deneniyor.
Hiçbir şey olamayanlar yani hayatta hiçbir becerisi ve başarısı olmayanlar bile açık kapı bulduğunda kendisini bir şekilde devletimizin millete hizmet edecek neferleri arasında buluveriyor.
Bugün bu devlet halkına hizmet etmek için milyonlarca çalışanına ödemeler yaparken halkın her gittiği devlet kurumlarında hizmetin en iyisini alması için çaba gösterirken devletin kollarında bir şekilde hak etmeyerek kendisini bulanlar asalet tasdiklerinden sonra birden değişiyorlar.
Şu anda bu ilde memurluk yapan her bir devlet görevlisini aynı kefeye koymamız kesinlikle mümkün değil. 10 kişiden 9’u işini gerçekten devlet ve millet sevgisi ile yaparken 10 kişiden 1’i tüm emekleri zayi etmeye yetiyor.
Bu kişiler hakkında yapılan şikayetlerde basit cezalar ile süreç geçiştirildiğinden yani büyük bir yüz kızartıcı suçu olmadığından son günlerde en sık duyduğum “Bana ne yapabilirler ki. Memurluktan mı atacaklar” sorularını duyar oldum.
Hastaneye gidersiniz 10 kişi canını dişine takmıştır ama 1 kişinin hatası oradaki tüm emekleri zayi etmiştir.
Okula çocuk göndermişinizdir 100 öğretmen kendisini çocuklarım dediği öğrencilere feda etmiştir bir tanesinin hatası tüm camiayı karalar.
Emniyete gitmişinizdir 10 personel üniformasının hakkını verirken bir personelin hatası tüm camiayı zor durumda bırakmaya yeter.
Tapuda da, tarım müdürlüklerinde de, adliyelerde de yani devletin her kurumunda işini hakkıyla yapan, aldıkları maaşları son kuruşuna kadar hak eden milyonlarca kamu görevlisi varken bunların içerisinde 3-5 tanede düzensiz, bir şekilde o kurumlara yerleşmiş insan var.
O insanların varlığı kurumları halk gözünde itibarsızlaştırırlarken yaptıklarının ufak tefek uyarı cezaları ve “Ben kadroluyum bana ne yapabilirler ki en fazla” düşüncesinin her seferinde haklı çıkması nedeniyle cesaretlendiriyor.
Bu ülkede işsiz, atanamamış ve o kurumlara yerleşmenin en büyük hayali olduğunu belirten milyonlarca genç alternatif varken bu insanlara karşı yaptırımların da ağırlaştırılması artık bir gereksinim haline geldi.
Artık bu millet hangi kurumda ne iş yapıyorsa kendilerine aymaz bir şekilde cevap veren, işleri yokuşa süren ve umursamaz tavırlardaki bunlar gibi görevlilerinden yani kamburlarından kurtulmalı.
Herkes işini yapmalı, yapmayanlar en ağır yaptırımlar ile karşı karşıya kalmalı ve “Memur oldum artık kimse bana bir şey yapamaz” tezinin de çürütülmesinin zamanı geldi de geçti bile.
Kendini devlet sananların, devletlerin milleti ile var olduğunu anlaması anlamayanların da hak ettikleri gibi cezalandırılması şart değil mi?
Yorum Yazın