PAÇAVRA…

Son dönemde ülkede pek çok konu ile gündem anlık değişmeye başlarken nur topu gibi birde “Paçavra” konumuz tartışılmaya başlandı.

MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı ile başlayan İmralı süreci sonrasında kıymete binen DEM’lilerle CHP’li Ankara Büyükşehir belediye başkanı Mansur Yavaş arasında başlayan bu tartışmada PKK’nın sembolü olan bez parçalarına Yavaş’ın “Paçavra” demesi DEM’lilerden başlayarak kendi partisi içerisinde bile kınım, kınım kınanmaya başlandı.

Şimdi “Bayrak kelimesinin anlamını bilmeyenler için tekrar buradan paylaşayım;

Bayrak, bir ulusun birliğini simgeleyen, belli bir topluluğun ya da bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimi özel olarak tasarlanmış, çoğunlukla dikdörtgen biçiminde olan ve genellikle bir göndere çekilen, bir yere asılan kumaş.

Yani bir bez parçasının Bayrak olarak adlandırılması için illegal bir terör örgütünü değil, Devleti veya kuruluşu simgelemesi gerekiyor. Bunun dışında kalan bez parçalarının hiç birisinin adı Bayrak değildir.

Bu konuda İmralı sürecinde herhangi bir söz verildi mi, verilmedi mi? bunu gerçekten bilmiyoruz. Devlet çoğu konusunu kamuoyu önünde konuşmaz ve anlaşmalar genel olarak gizli yapılır.

Sayın belediye başkanı Yavaş’ın “Paçavra” söylemi konusuna gelince başka nasıl adlandıracaktı?

Onu eleştirenlerden o bez parçasının kafalarındaki tam karşılığını da açıklamalarını istiyoruz.

Kendi partisi içerisinde bile bu kadar tepkiye neden olan bir belediye başkanına baktığımda daha 3 ay önce milletin fotoğraf bile vermediği yüzde 7.5’luk DEM’in ne kadar kıymetli olduğunu görüp, sigaramı yakıp 2 sene öncesine gittim her nedense???

POLİSİN SUÇU NEYDİ?

İstanbul’dan başlayarak devam eden gösteriler ne yazık ki demokrasi adı altında yapılsa da illegal terör örgütlerinin en sevdiği ortamlardır.

Günlerdir yurdun çeşitli bölgelerinde de devam eden eylemler sırasında ne yazık ki istemediğimiz görüntülerin yaşanmasına da şahitlik ediyoruz. Her yayın organı kendi işine gelen görüntülerle Anadolu’daki halkın görüşlerini etkileme yoluna giderken tek temennimiz yeni bir gezi yaşanmadan bu gösterilerin yasalar çerçevesinde yakmadan, yıkmadan kontrol edilmesi.

Bu emniyet açısından da bu şekilde.

Polis, Asker denilince aklımıza hep Devlet gelir.

Devletin kolluk kuvveti, yani Devleti yönetenlerin dediklerini yapmakla yükümlü olan güvenlik güçleri.

Bu insanların hiçbirisi sizlere düşman olduklarından veya ideolojik düşüncelerinden dolayı ellerinde coplarla Saraçhaneyi beklemiyorlar, sadece kendilerine Devlet büyükleri tarafından verilmiş vazifelerini yapıyorlar.

2 Gündür ortada gezen asitli üniforma görüntüleri provokatörlerinde iş başında olduğunu gösteriyor.

Hani hep diyorsunuz ya polislere “Sizlerin de çocukları, anne veya babaları ile kardeşleri de burada olabilir diye.

Ha işte o sadece görevlerini aldıkları emirle yapmaya çalışan Polislerden herhangi birisi de sizlerin kardeşi, hısımı veya akrabası olabilir.

Bir insana ki her kim olursa olsun asit atmanın demokrasi mücadelesiyle alakasını bana bir kişi anlatabilir mi?

Asit silah yerinde kullanıldığından polisler de silahlarını kullansa o zaman suçlu kim olacak?

Görevi için orada aç, susuz ve yorgun şekilde bekleyen polisin suçu ne?