6 Şubat depremlerinin üzerinden yaklaşık olarak 26.5 ay geçti. Depremi yaşayanlar hala acılarını yaşarken, hayatlarını tam anlamıyla yollarına koyamamışken yıllardır beklenilen büyük Marmara depreminin fragmanı da gösterime girdi.
Allah’a şükürler olsun ki depremde kendilerini yaralayan vatandaşlardan başka kimseye bir şey olmadı.
İlgili Bakanlık’ta hasar tespit çalışmalarının sürdüğünü eski az sayıdaki yapının da tedbir amaçlı olarak boşaltıldığını açıkladı.
Bu durum deprem gerçeğine bir türlü alışmak istemeyen milletimize küçük bir ön gösterimdi.
Bizler tedbirlerimizi almadığımız sürece, sağlam binalar yapmadığımız sürece, her depremde kendimizi balkondan veya camdan atmamayı öğrenmediğimiz sürece ne yazık ki hep yaraları sarmaya gayret edip hatalarından ders çıkartan sorumsuzları da dinlemeye devam edip “İNŞALLAH, MAŞALLAH, HAYIRLISI” kelimeleri ile bu dünyadan göçüp gideceğiz.
Artık deprem gerçeğini halk da, sorumlu olması gerekenler de kabul etmeli ve “Bu bölgeye bir şey olmaz” diyerek oturdukları koltuklarda yapmaları gereken işleri yapmalılar.
Evet İstanbul deprem riski en büyük olan il ama Türkiye’nin diğer illerinde de benzeri riskler var. İllerdeki fay hatlarına göre bina standartları güncellenmeli. Sadece İstanbul’da değil artık Aksaray’da dahi acil önlemler alınmalı.
***
Son yaşanan depremden sonra da gördük ki insanlarımız ne yaşadıkları felaketlerden, ne de fırsatçılıklarından hiç ama hiçbir şey kaybetmemişler.
Ucuz atlatılan İstanbul depreminden sonra ülkemizin keneleri yani fırsatçıları anında ortaya çıktı.
Ne mi oldu?
-Bilet fiyatlarının aniden yükseltildiği şikayetlerini dinledik,
-Market raflarında etiket değiştiren market çalışanlarını gördük,
-Konut fiyatlarındaki satış ve kira oranlarındaki bir günlük farkı haberlerden okuduk,
-Kamp çadırlarının bir gecede ne kadar zamlandığına da şahit olduk.
Yani kıymetli okurlar bizler, pandemide, kar felaketinde, orman yangınında yani türlü afet ve felaketlerde ortaya çıkan ve gelirlerini halkı soyarak katlayan, adlarına da kibarca fırsatçı dediğimiz güruhtan bıktık usandık.
Her anı ceplerini doldurmak için fırsata çevirenlerin bu ülkeye verdiği zararı görmediğimiz ama adlarını sürekli duyduğumuz “Dış güçler” bile veremedi.
Artık bu konuda Ticaret Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı ortak bir çalışma grubu oluşturarak kesin ve ağır yaptırımları yasalaştırmalılar.
Her felaketten sonra birilerinin bu milletin korku ve paniğinden faydalanması yani bu milleti soymasının artık önü kesilmeli.
Ürünlerin fiyatı işletme sahibi veya müdürlerinin rüzgarın durumuna göre ya da o günkü ruh haline göre belirlenmemeli.
Adlarında “Fırsatçı” dediğimiz bu güruhla samimi olarak mücadele edip bunların kökünü kazımakta kararlıysanız “FIRSAT TAMDA BU FIRSAT”
Yorum Yazın