Tarım ve hayvancılık kenti diye ballandıra, ballandıra ifade edilen, her fırsatta haklarını ödeyemediğinizi söylediğiniz ama aslında değer verildiklerini hiçbir zaman hissetmeyen çiftçiler köyleri boşaltmaya devam ediyor.
Bunu ben değil Türkiye İstatistik Kurumunun nüfusla ilgili göç verileri gösteriyor.
Bu verilere göre 5 binden fazla insan köy ve kasabalardan il ve ilçe merkezlerine göç etmiş. Yani köyleri boşaltmaya başlamış.
Bu veriler devletimizin “Köyümde yaşamak için bir sürü nedenim var” projesinin de amacına ulaşmadığını ortaya çıkarttı.
Bu proje kapsamında köylere yerleşen gençler için teşvikler verilecek ve şartlar iyileştirilecekti.
Sonuç mu; Eskilerin deyimiyle “Eller gider Mersin’e, biz gideriz her işimizde olduğu gibi tersine”
***
Tarım ve hayvancılık kenti olarak sunumlara başlanılan, üst düzey programlarda öve, öve bitirilemeyen, sonrasında da bir defa derdi dinlenmeyen çiftçiler köylerini boşaltıyor.
Gelmeyen su yatırımları,
Zamanında verilemeyen teşvikler,
Giderilemeyen hammadde sıkıntısı,
Deniz araçlarına vergisiz verilebilen ancak traktörlere normal fiyatından satılan motorin,
Yem, gübre ve tohumda yapılan fırsatçılığın önlenememesi,
Ürettiği sütten kendisinden başka herkesin kar etmesi gibi ufak tefek sorunlar ne yazık ki elleri nasırlı çiftçilerimizi yordu.
En zor zamanda bile inadına üretim diyen, önce bayrağım, vatanım diyebilen, bayramı, düğünü, cenazesi olmayan çiftçiler o köylerden ayrılıyor.
Bunu ben değil, veriler söylüyor.
“Köyümde yaşamak için bir sürü neden var” projesinde çiftçileri köylerde yaşatmak için bir sürü neden olması gerekiyor ama gelinen noktada bırakın yaşama nedenlerini insanlar doğdukları topraklarda fırsatçılar nedeniyle doyamaz hale geldikleri için şehirlerde yaşamaya bir sürü neden arıyor.
Yıllardır söylüyoruz, boşalan mandıraları doldurmak zordur,
Ekilmeyen tarlaları ektirmek zordur,
İnsanları tekrar köylerine döndürmek zordur.
Bu yol bu kadar zorluyken neden bu insanları dinleyip, bırakın milleti köylere döndürmeyi, köylerde yaşayanları yerlerinde yaşama imkanını sağlayamıyoruz.
Yıllardır sadece üretim için “su” diye feryat eden çiftçileri,
“Sattığımız süt ile yem alamıyoruz, çalıştıkça zararımız artıyor” diyen süt üreticilerini dinlemezsek, altı boş projeler “Köyümde yaşamak için bir sürü nedenim var” projesi gibi tersine çalışır.
En güzel projeyi halk yapar onlar da “Şehirlerde en azından çalıştıkça borcumuz artmıyor” diyerek tersine giderler…
Yorum Yazın