Bugüne kadar kaleme aldığım tüm yazılarda Aksaray ile ilgili sorunları ve bu sorunlara çözüm bulması gerekenlerin yetersizlikleri ile görmemeleri, duymamaları ve konuşmamalarını eleştirerek ne büyük hatalar yaptığımı anladım.
Benim gibi bu ilde gazetecilik yapan ve gazeteciliğe heves eden yüzlerce kişi bunları bilmiyor mu da ben kaleme aldım diye kendi kendime sorgulamaya bile başladım.
Yapılması gerekenler ve yapılmayanlar, olması gerekenler ile aslında olanları kaleme alanlar hep ötelenirken bunları görmezden gelen gazeteci kimliği ile dolanan kişiler bu ilde gerek siyaset, gerek bürokrasi gerekse de halk arasında her zaman el üstünde tutulmadı mı?
Benim gibiler doğrucu Davut olup kasılmaya çalışırken her zaman diğerleri el üzerinde tutulmadı mı?
Ben neden görüp, duyup, konuştum diye kendi kendime sormaya başladım.
Bana ne Aksaray’ın ve Aksaraylının sorunlarından demeye başladım diğer gazeteciler, siyasetçiler ve bürokratlar gibi.
Asayişte sorun mu var? “Yok yazacağız”
Yollarda sorun mu var? “Yok yazacağız”
Kamu kurumlarında eksiklikler mi var? “Yok yazacağız”
Hastane de sorun mu var? “Yok yazacağız”
Tarımda sıkıntı mı var? “Yok yazacağız”
Hayvancılıkta sıkıntı mı var? “Yok yazacağız”
Esnafta sıkıntı mı var? “Yok yazacağız”
Eğitimde sıkıntı mı var? “Yok yazacağız”
Halkın sıkıntısı mı var? “Yok yazacağız”
Aksaray’ın su sıkıntısı mı var? “Yok yazacağız”
Millet aç mı? “Tok yazacağız”
Kısaca değerli hemşerilerim bu güne kadar ben yanlışını, değerli meslektaşlarım doğrularını yapmışlar.
Ben doğrucu Davut olduğumda ne oldu?
Yine bu şehirde değişen hiç bir şey olmadı.
Hastaneyi yazdık “Ne değişti?”
Yapılmayan yolları yazdık “Ne değişti?”
Gelmeyen suyu yazdık “Ne değişti?”
Ekonomik sorunları yazdık “Ne değişti?”
Hayvancılık sorunlarını yazdık “Ne değişti?”
Eğitimdeki rezillikleri yazdık “Ne değişti?”
Halkın sıkıntılarını yazdık “Ne değişti?”
Bürokrasinin Aksaray’ı tatil yeri gibi gördüğünü yazdık “Ne değişti?”
Yani değerli hemşerilerim sadece kim oldukları belli olmayan ‘Sanal Alem Çocuklarının’ saldırılarından başka hiçbir şey değişmedi.
Sadece değerli büyüklerimden, değerli meslektaşlarımdan ve değerli beni seven dostlarımdan Silivri ile ilgili önemli bilgilendirmeler aldım.
Mesela Silivri’de havalar hangi mevsimde nasıl olur bunu bana tüm dostlarım anlattı ama içerisinde yaşadıkları ve nimetlerinden her türlü faydalandıkları Aksaray’da insanlar yanıyor mu, donuyor mu, yaşıyor mu yoksa ölüyor mu bunu bana hiç kimse anlatamadı.
Yani değerli hemşerilerim bu şehirde yaşayanlar Silivri başta olmak üzere diğer şehirlerle ilgili bilgiler toplayıp bunu tehdit aracı olarak kullanmayı bırakmadıkça,
Sanal alem çocuklarını beslemeyi bırakmadıkları sürece,
3 Maymun hikayesinin aslında övünülecek bir durum olmadığını anlamadıkları sürece,
Doğruları yazan gazetecilere düşman olmak yerine dinlemeyi öğrenmedikleri sürece her türlü nimetinden faydalandıkları ve nefes aldıkları bu şehri yok saydıkları sürece ve gelecek nesillere çok geride kalmış ve yaşanamayacak bir Aksaray bırakacakları uyarısını da söylemek istedim.
Özetle değerli şehri Süleha’nın sahipleri;
Ben yazmayınca, bir başkası söylemeyince bu şehrin sorunları çözülmüyor.
Sadece sizler sorun yaşanmadığını düşünerek o koltuklarda kendi kendinizi avutuyorsunuz.
Yorum Yazın