
Yaz ayının gelmesi ile birlikte son nesil gurbetçilerimizde memleketlerine gelerek aile büyüklerini ziyaret ederken Aksaray’da tatillerinin bir kısmını geçiriyorlar.
Yaz ayının ortası gelmiş ve tatil sürelerinin de yarısı dolmuşken çok kıymetli hemşerilerimizin bir kısmı ile sohbet etme imkanı ile Aksaray’ı ve Türkiye’nin durumunu hemen gündeme getiriyor ve sosyal medya sayfalarında toplumu kutuplaştıran videolardan da bahsederek kıyaslamaya giriyoruz.
Bildiğiniz gibi sosyal medya sayfalarında özel olarak hazırlandığını düşündüğüm çoğu kurgu ve yalan olan videolara insanların cevap vermeleri veya hakaret etmeleri sağlanarak erişim artırılmaya çalışılıyor.
İlde bu güne kadar sohbet ettiğim hemşerilerimizin çok büyük bölümü “Burası çok pahalı” oluyor.
Bende kendilerine cevap olarak “Eee bizlerde bunu söylüyoruz ama özellikle de gurbetteki hemşerilerimizin çoğu bizleri bir anda vatan haini ilan ediyor” diyorum.
“Pahalılık neden oluyor” sorum üzerine aynı gurbetçi hemşerilerimizin çoğu “Burada insanlar çok pahalı satıyor, sorun satıcılarda yani esnaflar da” derken pahalılığın sebebini yine Türkiye’de yaşayan insanlara kesiyorlar.
Lokantacı eleştiriliyor, tuhafiyeci eleştiriliyor, bakkal dükkanını işleten eleştiriliyor, Tarlayı eken, ineğini sağan çiftçi, bunları işleyen fabrika çalışanı işçi tüm sorunların kaynağı olarak görünüyor.
“Bu kanıya nasıl vardınız?” sorum üzerine “Siz bir de orayı görün, buradan beter ama insanlar buradaki gibi zam yapamıyor” cevabı ile bende bu sorunun asıl kaynağının ülkemizde yaşayan insanlar yani bizler olduğuna ikna oluyorum.
Senede bir aylığına bu şehre izine gelen hemşerilerimizi kırmamak adında konuyu başka yerlere çevirirken bu ile gelen gurbetçilerimiz ile hiç ama hiç kimsenin siyasi ve ticari tartışmalara girmemelerini rica ediyorum.
Aynı şekilde gurbetçi hemşerilerimizden de ildeki esnaflarımızı değişik şekilde suçlamamaları konusunda daha dikkatli olmalarını istiyorum.
Senede sadece 1 ayda isyan noktasına geldiğiniz bu fiyatlarla bizler 12 ay bu ülkede yaşamaya çalışıyoruz diyor ve yaz ayının kışa göre en masrafsız ay olmasına ve izne geldikleri para birimleri bizimkine göre 47 kat değerli olan gurbetçilerimizin serzenişlerini duydukça 22 bin lira maaş ile ay sonunu getirip akşam evine geldiğinde çocuklarıyla birlikte 50 liralık çekirdek alıp parkta yere serdiği kilimle huzur bulan ve her şeye rağmen “Şükür” diyebilen hemşerilerimize Nobel ekonomi ödülü verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu şartlarda gurbetçilerimizin bile isyan noktasına geldiği bu şişkin fiyatlar karşısında o maaşla ay sonunu getirip evine geldiğinde de yüzü gülebilen insanın başarabildiği ekonomi yönetimini inanın son ekonomi Nobel ödülünü alan Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson bir araya gelse beceremezler.
Gurbetten gelen değerli hemşerilerimize de “Buralar çok pahalı” dediklerinde “Bizlerde aynı şeyi söylüyoruz” ama aramızdaki fark sizler pahalı derken birilerini suçluyor, bizler dediğimizde de her seferinde sizler tarafından bile suçlanıyoruz diyorum.
Evet buralar pahalı ama siz gidince de ucuzlamıyor bizler 12 ay kaldığımız için bize ucuza verilmiyor sadece alışıyor ve umursamıyoruz artık. Sizler de 40 günden fazla kalsanız inanın sizlere de son derece normal gelir…
Yorum Yazın