Son yılların en büyük ve ne zaman son bulacağı bilinmeyen ekonomik krizinin içerisinde sadece ayakta kalmaya çalışan işçi, memur, çiftçi ve esnaflar her ay daha da çok içeri girerken dertlerini ve sıkıntılarını dile getirecek bir tane bile muhatap bulamıyorlar.
Gazetecileri veya televizyon ekibini gören, kayıtlar dışında her derdini anlatırken kayıt altına alınacağı zaman başlarına geleceklerin endişesi ile ağızlarını bile açmıyorlar.
Trafikte araç kullanan sürücülerin ceza isyanları da artık her türlü sosyal medya sayfalarında karşınıza çıkmaya başlamıştır.
Ama buna rağmen bu şehirde;
Keyifleri gıcır,
İşleri tıkırında,
Yüzleri gülen,
Servetlerini katlayan,
Yani hayatlarından memnun ve sürecin hiç bitmemesini isteyen çok elit hemşerilerimiz de var.
Zaten hayat standartları ve şehrin durumu sadece bu elit takıma sorulduğundan bu şehirde bir sıkıntı olup olmadığı da gerekli yerlere bir türlü ulaştırılamıyor.
“Şehirde ne var ne yok?” sorusuna, “Herkes sağlığınıza duacı efendim” cevabı bekleyenler,
Milletin dert ve sıkıntıları ile dertlenmeyenler,
Şehirde beyaz yakalıların dert ve sıkıntılarından başkasını kendilerine dert etmeyenler,
Yani şehrin zengin ve elitlerinin dert ve sıkıntıları için çalışanlar, bu dünyanın adaletinden daha önemlisinin diğer tarafın adaleti olduğunu elbette görecekler.
Ben inanıyorum ki bu şehrin insanlarının yüzde 90’ı kendi dertlerini dert etmeyen, sıkıntılarını sormayan, sorunlarını çözmeyen idarecilere haklarını helal etmeyecekler.
“Etseler ne olur?, Etmeseler ne olur?” dediğiniz hakların önemini elbette Mahşerde anlayacaksınız ama bu dünyada sizin de çevrenizin de keyifleri tıkırında. Ne diyelim Allah bahtınızı da yolunuzu da açık eylesin de şakşakçılarınız da rahat etsin.
***
-Asgari ücretin 22 bin lira olduğu yerde mağara düzeyindeki evlere bile 10 bin istemeye utanmayan ev sahipleri,
-3 Liraya aldığı herhangi bir ürünü 30 liraya millete kakalamaya çalışan sözde esnaflar,
-Milletin elinde yokken çocuklarını güç bela okula gönderirken ek masraflarla birilerini memnun etmek isteyen yetkilerini eğitimden başka her yere kullananlar,
-Milyarlık çiftçilerin dert ve sıkıntılarını dinlemesine rağmen diğerlerini görmezden gelip sıkıntılarını soramayanlar,
-Her fırsatta dünyada en zor işi yaptıklarını iddia ederek milleti ötelemeyi kendilerinde hak gören kamu personelleri,
-Hastanede muayene sorunlarının çözümünü kendilerine hiçbir zaman dert etmeyen sağlık kadrosu,
-Sokaklarda dilendirilen çocukları her zaman görmezden gelen Aile ve sosyal hizmetler ekipleri,
Yani işini gerçekten yapmayan ve bu milleti yok sayanlara da bu millet haklarını helal etmiyor.
Keyifleriniz 3-5 sene daha tıkırında olacak, sonra başkalarının ve onların yakınlarının keyfi yerine gelecek ama diğer tarafın adaletinde kul hakları nasıl ödenecek???
Yorum Yazın