Salihlerin şehrinde gün geçmiyor ki ilginç olaylar, tuhaflıklar karşımıza çıkmasın.
-Aksaray’da defalarca kez gazetecilik hevesi olan protokol gazetecilerini kaleme aldım,
-İnsanların meslekle bağlantılarının olmamasına rağmen “Gazeteciyim” diyerek mesleğin itibarını 3 kuruşluk ettiklerini kaleme aldım,
-Bu sorunla mücadele etmekten ziyade bu sorunların artmasından keyif alan şehir idarecilerini kaleme aldım,
-Aksaray’ın tanıtım sorunları ile olumsuz haberlerden oluşan kötü imajını kaleme aldım,
Ama gazetecilere verilmeye çalışılan “Tuhaf” ayarı kaleme alacağım aklımın ucundan bile geçmezdi.
Bugün Aksaray Valimiz Mehmet Ali Kumbuzoğlu’nun Aksaray ile ilgili basın toplantısı yapması dolayısıyla ildeki nezih bir mekanda; Duayenlerimiz, yancılarımız, akillerimiz, kahvehanelere gitmemek için aramızda yerini alan “Basın mensupları” ve çok zor koşullarda çalışan saygıdeğer meslektaşlarımla birlikte bu davete karşılık “Ne denecek acaba” diyerek toplantıya katıldık.
Buradan bu program için sayın Valimiz ile emeği geçenlere teşekkür ediyorum etmesine ama toplantı görüş alışverişinden çok ne yazık ki ince ayara döndü.
Ankara’dan davetli olarak gelen çok kıymetli bir Prof. Dr. Hanımefendi Aksaray basını ve basınla aynı kefede olmasından keyif aldıkları herkesi aynı kefeye koyarak deyim yerindeyse ufak dokunuşlarla neleri yapmaları ve yapmamaları gerektiğini ince, ince işledi.
Toplantı esnasında aldığım gaz ile artık gazetemizin anahtarlarını şehrimizin idarecilerine teslim etmek bile aklımdan geçmedi değil.
Ne diyelim,
-Aksaray’daki gazeteleri bilmeyen,
-Çalışanlardan bihaber,
-Sorunlarını tek defa duymamış,
-Gazeteci kimliği nedir? Bilmeden,
-Aksaray’ı gördüğü ve dinlediği ile tanıdığını düşünen,
En önemlisi de gazetecilerin sadece halkı haberdar etmekle yükümlü kişiler olduğundan habersiz hanımefendi olumsuzluklarla anılan Aksaray’ın güzellikleri ile tanıtılmasının önemine vurgu yaparken gazetecilerin olumsuzlukları görmemeleri gerektiğini ima etti.
İyi de ben bunu zaten birçok defa yazdım yazmasına da ne yazık ki meslektaşlarımızın işi de bu.
Güzellikleri de olumsuzlukları da haber olarak kaleme almak işi olan gazetecilere verilen bu küçük konferans ayarının amacı elbette Aksaray sadece “güzel tanıtılsın” talebi ama güzellikler sadece sizlerin gösterdikleri ile haber konusu yani sadece bülten olmaktan ileri gitmiyor.
Her bir kamu kurumu ve seçilmişlerin basın danışmanları ile basın ofislerinden gelen haberler ne yazık ki işimize yaramıyor.
-Aksaray tanıtımı için düzenlenen turizm etkinliklerinde bu basın bürolarından yani maaşları dolgun, işleri tıkırında olan devlet memurlarından başka bir tane gazeteci oluyor mu mesela?
-Sık, sık balon turları düzenleyip basına servis ettiğiniz ya da sadece sosyal medyadan fotoğrafları paylaştığınız alanlarda bir tane gazeteci oluyor mu?
-Gezdiğiniz köy ve kasabalardaki ziyaretlerinizi bir tane gazetecinin görme şansı var mı?
-Valilik onayı ile servis edilen 3-5 cümlelik basın açıklamalarından başka bir bilgi verilebiliyor mu basına?
-Kamu kurum ve kuruluşlarında ellerinde fotoğraf makineleri ile gezmelerine rağmen kadroları başka yerlerde olan sözde basın bürolarının çalışanlarından başka bir kişinin haberi oluyor mu yaptığınız bir işten?
Yani kıymetli devlet büyüklerimiz bu toplantı yapılmadan önce ildeki basın kuruluşları dinlenir, notlar alınır, sorunlar tespit edilir ve ona göre bir düzen alınırdı.
Ne yapalım bu şehir “sır kapısı” haline geldi. Kimin nerede ne iş yaptığı belli değil.
Her kurum kapalı kutu oldu ve sadece sizlerden gelen bültenler de bizlerin hiçbir işine yaramıyor.
Bu toplantı ile bir gazeteci olarak meslektaşlarıma verilmeye çalışılan ayar sadece yukarıda saydığım gazeteciler dışındakilerde karşılık bulmuştur.
*
Güzellikleri de kaleme almak isterdik. Mesela;
-Turizm için önemli olan Ortaköy yolu sorunu bitti de biz mi haber yapmadık?
-Şehir merkezini turizm yoluna bağlayan yaklaşık 6 kilometrelik adı “ölüm” yoluna çıkan kireçlik yolu yapıldı da biz mi haber yapmadık?
-Tuz gölü turizme kazandırıldı da biz mi haber yapmadık?
-Hasandağı kayak merkezi hayata geçirildi de biz mi haber yapmadık?
-Hastanedeki Aksaray halkının sorunları tarihe mi kavuştu da biz haber yapmadık?
-Akşam saatlerinde Aksaray sokaklarındaki asayiş ve trafik sorunu bitti de biz mi haber yapmadık?
-Eskil ve Sultanhanı ilçeleri başta olmak üzere tarım arazilerinde su sorunu son buldu da biz mi haber yapmadık?
-Halkın geçim sıkıntısı sona erdi de biz mi haber yapmadık?
-Yüz binlerce insanın ziyaret ettiği Ihlara Vadisindeki iniş ve çıkış sorunu çözüldü de biz mi haber yapmadık?
-Vadide araçlarını park edenlerden alınan anormal otopark ücretlerini önleyebildiniz de biz mi haber yapmadık?
-Vadi içerisindeki restoranlardan gelen şikayetleri önleyebildiniz de biz mi haber yapmadık?
-Çiftçilerin sorunlarını çözebildiniz de biz mi haber yapmadık?
-Turizm konusunda tanıtım için gittiğiniz fuarlardan bir tanesine çağırdınız da biz mi gelmedik?
-İlin sorunlarını bir defa sordunuz da biz mi cevap vermedik?
-Bir telefon ile çözebileceğiniz basındaki kirlenmeyi çözmenizi biz mi engelledik?
-İlim ve bilim adında yapılan güzel işleri bizler mi duyurmadık?
Özetle; Ne yazık ki sorunu yanlış yerde aradığınızı son toplantı ile hepimize anlattığınız için hepinize teşekkürü bir borç bilirim…
Yorum Yazın