© Aksaray 68 Haber 2021

Akciğer Kanseri: Sinsi İlerliyor, Ama Önlemek Elimizde!

Akciğer kanseri, dünyada ve ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Ancak erken tanı olanaklarının artması ve tedavi yöntemlerindeki gelişmeler sayesinde umut verici bir tablo ortaya çıkıyor. Kanserle mücadelede farkındalık çalışmalarını yıl boyunca sürdüren Türk Kanser Derneği de, Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında toplumun erken tanı ve korunma yöntemleri konusunda bilinçlenmesinin önemine dikkat çekiyor.

Türk Kanser Derneği Sağlık Direktörü Ezgi Polat, akciğer kanserinin çoğunlukla geç belirti veren ve bu nedenle “sinsi” ilerleyen bir hastalık olduğunu belirterek, en önemli risk faktörünün sigara olduğunu vurguladı. Polat, “Sigaradan uzak durmak hastalığın gelişme riskini önemli ölçüde azaltırken, düzenli taramalarla erken evrede tanı konulması tedavi başarısını ciddi şekilde artırmaktadır. Bu hastalıkla mücadelede her bireyin bilinçli adımlar atması hayati önem taşır.” ifadelerini kullanarak, akciğer kanserine ilişkin önemli bilgiler paylaştı.

Kimler risk altında?

Sigara kullanımı, akciğer kanserinin en temel nedenidir; pasif içicilik de riski ciddi derecede artırır. Ayrıca asbest, radon gazı, hava kirliliği, ileri yaş ve genetik yatkınlık da risk faktörleri arasında yer alır.

Türkiye’de her yıl yaklaşık 27.000 kişi akciğer kanseri tanısı alırken bunların yaklaşık 23.000’i erkek, 4.000’i kadındır. Dünya genelinde ise 2022 verilerine göre 2.480.675 yeni vaka ve 1.817.469 ölüm gerçekleşmiştir. Ülkemizde akciğer kanseri tüm kanser vakalarının yaklaşık %17,6’sını oluşturmaktadır.

Belirtiler neler olabilir?

Geçmeyen öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı, balgamda kan, açıklanamayan kilo kaybı, ses kısıklığı, yutma güçlüğü ve halsizlik en sık görülen uyarıcı belirtiler arasında yer alır. Bu belirtiler her zaman akciğer kanseri anlamına gelmez ancak bu şikayetlerin görülmesi halinde zaman kaybetmeden bir uzmana başvurulmalıdır.

Tedavi yöntemleri nelerdir?

Günümüzde akciğer kanseri tedavisinde yalnızca ameliyat ve klasik kemoterapi değil; hastalığın genetik özelliklerine göre planlanan hedefe yönelik ilaçlar ve immünoterapi de başarıyla uygulanmaktadır.

Yapılan meta-analizler, ileri evre akciğer kanserinde “hedefe yönelik + radyoterapi” gibi kombinasyonların, hastalığın ilerlemeden geçen yaşam süresini anlamlı şekilde uzattığını göstermektedir. Bu nedenle akciğer kanserine yakalanmak artık “iyileşmemek” anlamına gelmemektedir. Dünyada kanser tedavisinde kullanılan tüm güncel ve onaylı yöntemler, ülkemizde de etkin bir şekilde uygulanmaktadır

Unutmayalım…

Akciğer kanseri çoğu zaman sessiz ilerler ve dünya genelinde en fazla ölüme yol açan kanser türlerinden biridir. Erken tanı, tüm kanser türlerinde olduğu gibi akciğer kanserinde de en güçlü silahımızdır. Düzenli taramalar ve sigarayı bırakma oranlarındaki küçük bir artış bile binlerce hayatın kurtulmasını sağlayabilir.Ancak şunu da bilmek gerekir ki akciğer kanseri yalnızca “sigara içenlerin hastalığı” değildir. Hava kirliliği, genetik yatkınlık ve çevresel etkenler de riski ciddi ölçüde artırmaktadır. Bu nedenle riskleri bilmek, belirtileri göz ardı etmemek ve erken hareket etmek hayati önem taşır.Unutmayalım; sağlıkla aldığımız her nefesin değeri, onu kaybetmeden önce anlaşılmalıdır.(Basın bülten)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER